ORUÇ

Oruç tutmaya niyetlenerek tan yeri ağarmaya başladığı (imsak) zamandan güneş batıncaya kadar (akşam) yememek, içmemek ve cinsi münasebette bulunmamak demektir. Oruç  akıl baliğ olan her Müslümana farzdır. Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in hicretinden bir buçuk sene sonra şaban ayının onuncu günü farz kılınmış olup, İslam'ın beş şartından biridir. Peygamber Efendimiz(s.a.v) bu hususu "İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka Tanrı olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek; namaz kılmak, zekât vermek, ramazan orucunu tutmak ve  gücü yetenler için Beytullah'ı ziyaret etmektir (hac)" diyerek bildirmiştir (Buhârî, “Îmân”, 34, 40; “İlim”, 25; Müslim, “Îmân”, 8).

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

Orucun farz kılındığını bildiren âyetler de şunlardır:


Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara (183-185) "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Oruç ile ilgili Peygamber Efendimiz (s.a.v)'e ait olduğu söylenen bazı rivayetler şunlardır:

"Canımı elinde tutan Allah'a yemin ederim ki; oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha hoştur; Allah der ki: Ağzı kokan şu kul şehvetini, yemesini, içmesini benim için terkediyor. Mademki sırf benim için oruç tutmuş, o orucun ecrini ben veririm" (Buhari, "Savm", 9; Müslim, "Sıyam", 164)

"Oruçlu için birisi iftar ettiği vakit, öteki Rabbi ile karşılaştığı vakit olmak üzere iki sevinç vardır" (Buhari, "Savm", 9)

"Oruç bir kalkandır" (Buhari, "Savm", 9; Tirmizî, "İman", 8)

"Ramazan ayı geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur." (Buhari, Savm)

ORUCUN ÇEŞİTLERİ

Farz Oruç

Farz olan oruç denince, esas olarak ramazan orucu kastedilir ve zaten tayin edilmiş, önceden belirlenmiş (muayyen) olan oruç da budur. Bu oruçların mazeretli olarak tutulamadığı zaman, başka bir zaman kaza edilmesi de aynı şekilde farzdır. Ayrıca adak (nezir) olarak adanan oruçların tutulması da bu kapsamdadır.

Nafile Oruç

Farz olan oruçların dışında tutulan oruçlar nafile oruç olarak isimlendirilir. Kur'an'da nafile oruçların tutulacağı gün hususunda herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Ancak; bazı günlerde nafile oruç tutulmasının uygun olmayacağına, bazı günlerde ise nafile oruç tutulmasının daha faziletli olacağına dair Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in tavsiyeleri bulunmaktadır.

ORUÇ TUTMANIN TAVSİYE EDİLDİĞİ GÜNLER

Peygamber Efendimiz(s.a.v.) özellikle bazı ay ve gecelerde tutulan nafile oruçlara ehemmiyet vermişlerdir. Aşağıda belirtilen bu günlerde oruç tutmanın fazileti ve kişiye kazandıracağı sevaplar konusunda, birçok hadis rivayet edilmiştir. Oruç tutmanın tavsiye edildiği günler dikkatle incelendiğinde; bunların belirlenmesinin gelişi güzel olmayıp, belli bir periyota göre düzenlendiği görülür. Bu bakımdan oruç tutmanın sevabının yanında ruhsal ve bedensel yönden birçok faydaları da olduğu göz önüne alındığında; yılın belli zamanlarında, özellikle Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in önerdiği günlerde nafile oruç tutmanın oldukça yararlı olacağı açıktır.

⦁ Şevval Orucu

Ay takviminde ramazan ayından sonraki ay, şevval ayıdır. Şevval ayında altı gün oruç tutmak müstehaptır. Bu oruçların bayramın hemen arkasından peş peşe tutulması daha faziletli olmakla birlikte ay içerisinde aralıklı olarak tutmak da mümkündür. Kaza veya adak oruçlarının bugünlerde tutulmasıyla da aynı sevap elde edilir. Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in, ramazanı oruçla geçirip buna şevvalden altı gün ilave eden kişinin bütün  yılı oruçlu geçirmiş olacağı yönündeki ifadesini (Müslim, “Sıyam”, 204), "Kim iyi bir amel işlerse, kendisine bunun on katı ecir vardır" (Enam 6/160) ayetiyle birlikte değerlendiren kimi alimler, bire on hesabıyla, ramazan orucunun on aya, altı gün şevval orucunun da altmış güne karşılık olduğunu ve bu suretle bütün yılın oruçlu geçirilmiş sayılacağını söylemişlerdir.

⦁ Aşure Orucu


Muharrem ayının onuncu gününe "aşura" denilir. Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in bugünde devamlı olarak oruç tuttuğu rivayet edilmiştir. Fakat sadece o günde oruç tutulması doğru görülmemiş, bunun yanında bir önceki veya bir sonraki günün de oruçlu geçirilmesi tavsiye edilmiştir. Bir rivayete göre Peygamber Efendimiz(s.a.v) Medine'ye geldiğinde yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını görünce, bu orucun anlamını yani ne için tutulduğunu sormuştu. Yahudiler, bugünün büyük bir gün olduğunu; Allah'ın Musa'yı ve İsrailoğulları'nı düşmanlarından bugünde kurtardığını ve Musa'nın bu sebeple bugünde oruç tuttuğunu, kendilerinin bugünde oruç tutmalarının da bundan kaynaklandığını söyleyince, Peygamber Efendimiz(s.a.v) "Ben Musa'ya sizden daha yakınım" demiş ve bugünlerde oruç tutulmasını tavsiye etmiştir (İbn Mace, “Sıyam”, 41)

⦁ Her Ay Üç Gün Oruç

Her aydan üç gün oruç tutmak, bunu özellikle her ayın 13, 14 ve 15. günlerinde yapmak müstehap kabul edilmiştir. Kameri takvim (ay takvimi) hesabına göre bugünlere "eyyam-ı bid" denir. Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in özellikle ayın 13 ncü, 14 ncü ve 15 nci günlerinde olmak üzere her ay üç gün oruç tutmayı tavsiye ettiği rivayeti (Müslim, “Sıyam”, 181-182) yanında Hz. Aişe'nin, Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in her ay üç gün oruç tuttuğuna dair rivayeti de bulunmaktadır.

⦁ Pazartesi-Perşembe Orucu

Her hafta pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak da teşvik edilmiş bir nafiledir. Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in pazartesi ve perşembe günleri oruç tuttuğu ve soruya cevaben de "İnsanların amelleri Allah Teala'ya pazartesi ve perşembe günleri arz olunur; ben amelimin arzı sırasında oruçlu olmayı tercih ediyorum" (Ebu Davud, “Savm”, 60;  İbn Mace, “Sıyam”, 42) dediği rivayet edilmektedir.

⦁ Zilhicce Orucu

Zilhicce ayının ilk dokuz gününde oruç tutmak tavsiye edilmiştir. Zilhicce ayının 10 ncu günü Kurban Bayramı'nın ilk günüdür. Peygamber Efendimiz(s.a.v)’in zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmayı sürdürdüğü rivayet edilmiştir. Fakat sıkıntıya ve halsizliğe sebep olacağı gerekçesiyle, hacda olanların 9 ncu günü (arefe günü) oruç tutulması uygun görülmemiştir. Peygamberimiz arefe gününün faziletine ilişkin olarak "Arefe gününden daha çok Allah'ın cehennem ateşinden insanları azat ettiği bir gün yoktur" buyurmuş, yine "Arefe günü tutulan orucun bundan önce ve sonra birer yıllık günahları örteceği Allah(c.c)'tan umulur" dediği (Müslim, “Sıyam”, 196-197) nakledilmiştir.

⦁ Haram Aylarda Oruç

Haram aylar olarak anılan zilkade, zilhicce, muharrem ve receb aylarında, perşembe, cuma ve cumartesi günleri oruç tutulması tavsiye edilmiştir.

⦁ Şaban Orucu

Aişe validemizin belirttiğine göre Peygamber Efendimiz(s.a.v) en çok orucu şaban ayında tutmuş, şaban ayının tamamını oruçla geçirdiği olmuştur. Fakat, pazartesi- perşembe veya her ay üç gün ve benzeri gibi tutulagelen mutat oruç dışında şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmak tavsiye edilmemiştir.

⦁ Davud Orucu

Gün aşırı oruç tutmak yani bir gün oruç tutup ertesi gün tutmamak, Peygamber Efendimiz(s.a.v) tarafından "savm-ı Davud" olarak nitelenmiş ve bu şekilde oruç tutmanın faziletli olduğu ifade edilmiştir.Peygamber Efendimiz(s.a.v) bu şekildeki oruç hakkında "En faziletli oruç Davud'un tuttuğu oruçtur; o bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı" demiştir. Sahabeden Abdullah b. Amr, "Ben daha fazlasını tutabilirim" deyince, Peygamber Efendimiz(s.a.v) bunun faziletli bir şekil olduğunu ve daha fazlasını tutmaya çalışmamayı tavsiye etmiştir (Müslim, “Sıyam”, 187-192). Bu bakımdan gün aşırı oruç tutmak, en faziletli nafile oruç olarak değerlendirilmiştir.

ORUÇ TUTMANIN TAVSİYE EDİLMEDİĞİ GÜNLER

Oruç tutmanın hoş karşılanmadığı günlerin başında bayram günleri gelir. Peygamber Efendimiz(s.a.v) iki vakitte oruç tutulmasını uygun görmemiştir ki; birisi Ramazan Bayramı'nın birinci günü, diğeri Kurban Bayramı günleridir (Buhari, “Savm”, 67). Çünkü bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olması yanında, her birinin ayrı bir anlamı da bulunmaktadır. Ramazan Bayramı, bir ay boyunca Allah(c.c) için tutulan orucun arkasından verilen bir "genel iftar ziyafeti" hükmündedir ve bu anlamından ötürü ona "fıtır bayramı (iftar bayramı)" denilmiştir. Ramazan Bayramı'nın ilk günü bu yönüyle bir aylık ramazan orucunun iftarı olmaktadır. Allah(c.c) için kurbanların kesildiği Kurban Bayramı günleri ise, ziyafet günleridir. Peygamber Efendimiz(s.a.v) teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah(c.c)'ı anma günleri olduğunu belirtmiştir (Ebu Davud, “Savm”, 50). Bu nedenlerle böyle toplu iftar ve ziyafet günlerinde oruç tutarak, Allah(c.c)'ın sembolik ziyafetlerine katılmamak uygun olmaz. 

Hayız veya nifas halinde kadınların oruç tutmaları uygun görülmemiştir;  Onlar bugünlere denk gelen ramazan oruçlarını daha sonra kaza ederler. Esasen şevval ayından altı gün oruç tutmanın tavsiye edilmesinin altında, kadınların ay hali nedeniyle tutamadıkları oruçları derhal kaza etmelerine bir fırsat hazırlama düşüncesi bulunmaktadır. Şevval orucunun erkekleri de içine alacak şekilde genelleştirilmesi ise, hem kadınların bu durumlarının dikkatten kaçırılması hem de orucun herkesle birlikte tutulmasının kolay oluşuna matuf olmalıdır.


Bazı günlerde oruç tutmak ise çeşitli sebeplerle önerilmemiştir. Mesela; sadece aşure gününde oruç tutmak yahudilere benzemek ve onları taklit etmek anlamını içerdiği için hoş karşılanmamıştır. Sadece cuma gününde veya sadece cumartesi gününde oruç tutmak, nevruz ve mihrican günlerinde oruç tutmak önerilmemiştir. Ancak kişinin öteden beri alışkanlık haline getirdiği oruç bugünlere rastlarsa, özel olarak bugünlerde oruç tutma kastı bulunmadığı için, bunun bir sakıncası yoktur. Oruç tutmak için özellikle cuma gününü seçmenin hoş görülmemesinin nedeni, bugünün Müslümanların haftalık bayram günü kabul edilmesidir. Peygamber Efendimiz(s.a.v), mutat orucun denk gelmesi dışında, özellikle cuma günü oruç tutmamayı tavsiye etmiştir.

Şek günü oruç tutmak hoş görülmemiştir. Havanın bulutlu olması gibi sebepler yüzünden şaban ayının yirmi dokuzundan sonraki günün şaban ayına mı yoksa ramazan ayına mı ait olduğu konusunda şüphe meydana gelirse, bugüne “şek günü” denilir. Bugünün ramazan ayına ait olup olmadığında kuşku bulunduğu anlamına gelir. Bugün herhangi bir oruç tutmak önerilmez. Şaban ayını oruçla geçiren kimsenin şek gününde orucu bırakmaması daha faziletli olduğu gibi, mutadı şek gününe denk gelen kimsenin bugünde oruç tutmasında da bir sakınca yoktur. Peygamber Efendimiz(s.a.v) ramazanı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamayı uygun görmemiştir (Buhari, “Savm”, 11, 14; Müslim, “Sıyam”, 21; Ebu Davud, “Savm”, 10). Bu yasaklamaya sebep olarak ramazan orucuna ilave yapılması endişesi gösterilmiştir. Bu bakımdan şek günü ramazan orucuna niyetle oruç tutmak uygun değildir.

İki veya daha fazla günü, arada iftar etmeksizin birbirine ekleyerek oruç tutmak hoş karşılanmamıştır. Buna visal orucu (savm-i visal) denir. Aişe validemizin belirttiğine göre Peygamber Efendimiz(s.a.v)
 Müslümanlara acıdığı için visal orucu tutmalarını yasaklamış; kendisinin bu şekilde oruç tuttuğu hatırlatılınca da "Siz benim gibi değilsiniz; beni Rabbim yedirir, içirir" (Müslim, “Sıyam”, 55-58) diye cevap vermiştir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

ORUÇ NASIL TUTULUR?

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-187 "Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helal kılındı. Onlar, sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah’ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde itikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, ayetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

ORUÇ TUTMAMAYI MUBAH KILAN MAZERETLER

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-184 "Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

UNUTARAK VEYA HATA İLE YİYİP İÇENİN ORUCU

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-286 Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez. Kişinin yaptığı her iyilik kendi yararına, her kötülük de kendi zararınadır. "Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak, bizi sorgulama..."

Enam-68 "Ayetlerimiz hakkında uygunsuz sözlere dalanları gördüğünde başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturacak olursa hatırladıktan sonra artık zalimler topluluğuyla birlikte oturma."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Açıklama: Enam Suresi'nin 68 nci ayetinin manasının; Allah(c.c)'ın herhangi bir emrinin unutma nedeniyle yerine getirilmemesi halinde iptal edilmeyip, hatırlandığında yerine getirilmesi hususunda genel olduğu kanaatindeyiz.

Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

"Oruçlu bir kimse, unutarak yer ve içerse orucunu tamamlasın! (Yani orucunu bozmayıp devam etsin!) Çünkü ona Allah yedirmiş ve içirmiştir! buyurdu." (Buhari 1799, Müslim 1155/171, Ebu Davud 2398, Darimi 2/13, İbni Mace 1673, İbnu’l-Carud 389, 390, İbni Hibban 3519, İbni Huzeyme 1989, Begavi 1754, Ahmed 2/395, Albani İrva 938)

Yararlanılan Kaynaklar:
-Diyanet İşleri Başkanlığı İlmihali
-Kur'an-ı Kerim, Sünnet (tevatür yoluyla günümüze kadar taşınmış, Ümmetin malumu olan Peygamberimiz(s.a.v)'in uygulamaları), Sünnet'i teyit eden ve Kur'an'la çelişmeyen mütevatir hadisler ışığında hazırlanmıştır.

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: