Kul Hakkı Affedilir mi?


Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-123 "Ve öyle bir günden sakının ki, o gün kimse, kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez ve ona şefaat de fayda vermez, hiçbir taraftan yardım da görmezler."

Nisa-116 "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır."

Maide (27-30) "Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), "Andolsun seni öldüreceğim" dedi. Diğeri de "Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder" dedi (ve ekledi:) "Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım. Ben istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur." Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu."

Enfal-38 "Ey Muhammed! İnkâr edenlere söyle: Eğer (iman edip, düşmanlık ve savaştan) vazgeçerlerse, geçmiş günahları bağışlanır. Eğer (düşmanlık ve savaşa) dönerlerse, öncekilere uygulanan ilâhî kanun devam etmiş olacaktır."

İbrahim-31 "İnanan kullarıma söyle! “Namazı kılsınlar; kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun olmadığı gün gelmeden önce gizli ve âşikâr infak etsinler."

İsra-15 "Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz."

Kehf-49 "Amel defteri ortaya konunca, suçluların, onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün, 'Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış!' derler. İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez."

Furkan (70-71) "Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah’a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner."
 
Kasas (15-16) "Musa, halkının habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından olan iki adamı birbirleriyle döğüşür buldu. Kendi tarafı olan, düşmana karşı ondan yardım diledi. Musa da ötekine bir yumruk indirip onun ölümüne sebep oldu. «Bu, şeytan işidir. O, gerçekten saptırıcı, apaçık bir düşmandır» dedi. Musa, «Rabbim! Doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla!» dedi; Allah da, onu bağışladı." Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O'dur."


Zumer-53 "De ki: Ey nefisleri aleyhine haddini aşmış olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Hiç kuşkusuz, O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Furkan-70 nci Âyet-i kerimenin son bölümünde "..İşte Allah, onların kötülüklerini iyi­liklere çevirir.." Buyurulmaktadır. Bu ifadeyi şu şekilde izah edenler olmuştur: "Kulun daha önce işlediği kötü ameller, tev­be etmesi sayesinde kıyamet gününde iyi amellere dönüşecektir. Zira kul, her günah işlediğini hatırlayınca pişmanlık duyacak ve Allah´tan affını isteyecektir. Böylece kıyamet gününe vardığında aleyhine yazılmış olan günahların, iyilikle­re çevirildiğini Öğrenecektir." (Taberi Tefsiri)

Peygamber Efendimiz (s.a.v)'den Rivayet Edilen Hadisi Şerifler:

"Bir kimse kardeşinin haysiyetine, yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nispetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir." (Buhari, Mezalim, 10)


"Müflis, şu kimsedir ki, kıyamette, defterinde pek çok namaz, oruç ve zekat sevabı bulunur. Fakat, bazılarına çeşitli yönden zararı dokunmuştur. Sevapları, bu hak sahiplerine dağıtılır. Hakları ödenmeden önce sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları, bunun üzerine yükletilip Cehenneme atılır." (Müslim)

Amel Defteri

Bismillahirrahmanirrahim.

İsra-13 "Her insanın işlediklerini boynuna dolarız. Ve onun için kıyamet gününde açılmış bulacağı bir kitab çıkarırız."

Kehf-49 "Amel defteri ortaya konunca, suçluların, onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün, 'Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış!' derler. İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez."


Yasin-12 "Şübhe yok ki ölüleri ancak biz diriltiriz! Hem önceden işledikleri (amelleri)ni ve(geride bıraktıkları) eserlerini yazarız. Ve (olmuş, olacak) herşeyi apaçık beyân eden bir kitabda (Levh-i Mahfûz’da) kaydetmişizdir."

Zümer-15 (Ey müşrikler:) "Siz de Allah'tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!" De ki: "Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana uğratanlardır. İyi bilin ki; apaçık hüsran işte budur."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Efendimiz buyurdular ki:


"Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı verilir, o çığırda [o yolda] gidenlerin sevabından da hiçbir şey eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile, bununla amel edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey eksilmez." [Müslim]


"İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." [Müslim, Vasiyyet 14. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vasâya 14; Tirmizi, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8.]

Kimseye Başkasının Sevabı veya Günahı Yüklenmez


Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-123 "Ve öyle bir günden sakının ki, o gün kimse, kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez ve ona şefaat de fayda vermez, hiçbir taraftan yardım da görmezler."

İbrahim-31 "İnanan kullarıma söyle! “Namazı kılsınlar; kendilerine verdiğimiz rızıklardan, hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun olmadığı gün gelmeden önce gizli ve âşikâr infak etsinler."

İsra-15 "Kim doğru yola giderse, sırf kendi iyiliği için gider; kim de sapıklık ederse, ancak kendi aleyhine eder; Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez! Biz bir peygamber göndermedikçe azap da etmeyiz."

Ankebut (12-13) "Bir de küfredenler o iman etmiş olanlara: «Bizim yolumuza uyun, biz de sizin günahlarınızı yüklenelim!» dediler. Oysa onlar, onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir ve onlar kesinlikle yalancıdırlar. Gerçek şu ki, onlar mutlaka kendi ağırlıklarını ve o ağırlıklarıyla birlikte daha birçok ağırlıkları yüklenecekler, kesinlikle ettikleri iftiradan kıyamet gününde sorguya çekileceklerdir."

Fatır-18 "Hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü yüklenemez. Günah yükü ağır olan bir kimse onu taşımak üzere (birini) çağırsa, yakını dahi olsa, onun yükünden bir şey yükletilmez. Sen ancak görmediği halde Rabbinden korkanları ve namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenirse, o ancak kendi menfaati için temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır."


Tur-21 "İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir."

Necm (38-39) "Gerçekten hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenemez. Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. "

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Fatır-18 Tefsiri:
...Herkes kendi günahından sorumlu olur, kendi günahının cezasını çeker; nitekim "Her koyun kendi bacağından asılır" deriz. Zalimlerin, zorbaların yaptığı gibi birinin günahı diğerine yükletilmez. Ankebut Sûresi'nde "Onlar mutlaka kendi yüklerini de, o yükleriyle birlikte daha nice yükleri de bizzat yüklenecekler." (Ankebut, 29/13) buyurulmuş olması da buna aykırı değildir. Çünkü o hem sapıtmış ve hem de saptırmış olanlar hakkındadır. Başkasını da saptırmaya çalışanlar hem sapıklıklarının, hem saptırmalarının günahını çekerler ki, ikisi de kendi günahlarıdır. Nitekim "Her kim bir kötü adet çıkarırsa, ona hem onun günahı, hem de onu işleyenlerin günahı vardır." hadisi de böyledir. Yani diğer işleyenler çekmeyecek demek değil, onların hepsi kadar da fazla çekecek demektir. Demek ki birisi şunu şöyle yap da günahı varsa benim boynuma olsun diye kefalet ederek diğerini bir günaha sokarsa, o boynuna aldığı günahı çekmeyecek değildir, ancak sevkettiği kimseyi kurtarmış olmayacak, onun çekeceğini çekmeyecek; birisi aldandığının cezasını çekecek birisi aldattığının cezasını çekecektir. Şu tabirinde bunlara işaret de var gibidir. Yükü ağır basan, çok ağır yük altında bulunan günahkar bir nefis, yükünün başkası tarafından alınıp yüklenilivermesine çağırsa, yalvarsa da ondan hiçbir şey yüklenilmez. Rıza ve tercih ile de yüklenilmez, zorla da yüklenilmez.(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Bağışlanmayacağı Buyurulan Günah Tövbe Etmeden Ölenlerin Şirkidir

Zumer-53 ncü ayette her günahın tövbe edildiği taktirde bağışlanacağı buyrulmuştur. Buna şirk de dahildir. Nisa-116 ncı ayette Allah(c.c)’ın asla bağışlamayacağını buyurduğu şirk, tövbe etmeden ölenlerin şirkidir. Bakara( 161-162-217), Ali İmran-91 ve Muhammed-34 ncü ayetleri bu gerçeğe delil olarak gösterebiliriz. Bu ayetlerde tüm inkarcıların "kafir olarak ölmeleri" halinde affedilmeyeceği buyrulmaktadır.

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara (161-162) "(Âyetlerimizi) inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti onların üzerinedir.Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır."

Bakara-217 "...Sizden her kim dininden döner de kafir olarak ölürse, onların yaptığı ameller dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar Cehennem ehlidirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır."

Ali İmran-91 "Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur."

Nisa-116 "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır."

Taha-74 "Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, kesinlikle ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de yaşar."

Zumer (33-35) "Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler, işte onlar takvâ sahipleridir. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, muhsinlerin mükâfatıdır. Allah bununla onların yaptıklarının en kötülerini bile örtecek ve yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlarını verecektir."

Zumer-53 "De ki: Ey nefisleri aleyhine haddini aşmış olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Hiç kuşkusuz, O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.

Muhammed-34 "Şüphesiz ki, inkâr edip, Allah yolundan saptıran, sonra da kâfir olarak ölenlere gelince Allah onları asla bağışlamayacaktır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Zumer-53 Tefsiri:
...İbnü Abbas'tan rivayet edildiğine göre de Mekkeliler şöyle demişler: "Muhammed, iddia ediyor ki, putlara tapan, Allah ile beraber diğer bir ilâha dua eden ve Allah'ın muhterem kıldığı (öldürülmesini haram ettiği) bir insanı öldüren kimseler bağışlanmaz, o halde biz nasıl hicret eder, müslüman oluruz? Putlara tapınmış, adam öldürmüşüz, şirk ehliyiz."(1) Bunun üzerine Allah Teâlâ "De ki: Ey kendi nefislerine karşı israf eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." âyetini indirdi. Bununla birlikte âyetin iniş sebebi, kâfirlerin İslâm'a girmesi meselesi ise de, mânânın asilerin tevbesine de şamil olduğunda şüphe yoktur. O haydi haydi sabit olur. Demek ki "Şüphe yok ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz." (Nisâ, 4/48) âyeti gereğince şirkin bağışlanmaması, tevbe edilmediği takdirdedir. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

Zumer-35 Tefsiri: Allah teala bu âyet-i kerime ile, mümin olduğu halde günah işleyenlerin cennette verilen nimetlerden mahrum bırakılmayacaklarına işaret buyurmakta­dır. Tâ ki günahkarlar ümitsizliğe kapılmasın, Allahtan günahlarının affını dile­yip nimetlerine mazhar olmaya çalışsınlar.(TaberiTefsiri)

Resulullah (s.a.v) Efendimiz buyurdular ki:

"Allahü teâlâ, tevbe edenin günahlarını, yazıcı meleklerine unutturduğu gibi, kulun kendi organlarına ve dünyada bunu bilenlere de, unutturur. O kimse, Allahü teâlâya kavuşunca, artık günahı sebebiyle aleyhine şahitlik edecek kimse kalmaz." [İ.Asakir]


"Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gibidir." [İbn Mace, Zühd 30]

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Tövbenin Önemi


Nahl-61 nci ve Fatır-45 nci ayetlerinden her insanın günah işleyebileceğine vurgu yapıldığı kanaatindeyiz. Aşağıda sunduğumuz ilk iki hadis de adeta bu ayetlerin tefsiri niteliğindedir. Müminlerin vasıflarından bahseden ilgili ayet ve hadislerden mümin olanın günahta ısrar etmeyeceği anlaşılmaktadır. Yani Müslüman günah işleyebilen fakat işleyebileceği günahtan pişmanlık duyarak derhal tövbe ve istiğfar edendir. Müslümanın nasuh bir tövbe ile yapmış olduğu günah ve kusurlardan kurtulup, o günah ve hataları hiç yapmamış gibi tertemiz olacağı ayet ve hadislerle müjdelenmiştir. Bunun en güzel örneği, Hz.Adem(a.s) ile Hz.Havva'nın dünyaya yeniden gelmiş gibi hayatlarına beyaz bir sayfa açılmasına ve insanlık tarihinin başlamasına vesile olan tövbeleridir.

Günahkar günah işleyen değil, günahta ısrar eden anlamına geldiği için "günahkar müslüman" tabirinin kullanılmasının Kalem-36 ncı ayete göre uygun olmayacağı kanaatindeyiz. Ayette buyurulduğu gibi müslüman(teslim olan), günahkar(teslim olmaktan kaçınan mücrim, suçlu...) la bir tutulamaz; Çünkü müslüman ve günahkar kavramları birbirinin zıddıdır. Günahta ısrar etmek bir nevi isyandır; Bu nedenle Kur'anın günahkara verdiği tabir mücrim (cürümü/günahı hayat tarzı haline getiren, suçlu ) dir ki Müddessir(38-48) nci ayetlerde onların cehenneme atılacağı ve hiçbir şefaatçiden fayda görmiyecekleri buyrulmaktadır.

Ölene dek devam eden dünya imtihanının neticesini Allah(c.c)'tan başka kimse bilemez. İnkar eden insanın potansiyel olarak her an mümin olma ihtimali olduğu gibi, inanan bir insanın da her an dinden çıkma ihtimali olduğu unutulmamalıdır. Mühim olan Müslüman olarak ölebilmektir.

Başka bir deyişle Müslüman doğulmaz; Müslüman olunur. İster Müslüman bir ailede, ister kafir bir ailede doğmuş olsun; Her insanın Müslüman olduğu vakit, ergenlikten itibaren aklını kullanarak iman edip, İslam'ın tüm gereklerini yerine getirme kararlılık ve azmine ulaştığı gün ve saattir. Bu şekilde hidayet nasip olan İnsanın, ergenlikten Müslüman olduğu ana kadarki İslam'a aykırı tüm amelleri ile vaktinde yerine getirmediği namaz, zekat ve oruç gibi tüm dini vecibeleri için tövbe etmesi, telafisi mümkün olanları ise yerine getirmesi gerekir.

Bununla ilgili olduğunu düşündüğümüz Furkan (70-71) nci ile Zümer (33-35) nci ayetlerden, tövbe eden kulun günahlarının silinmesine ilave olarak, Müslüman olmadan önceki yaptığı iyiliklerin de tövbeyle birlikte değer kazanarak sevaba dönüşeceğini anlamaktayız.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

İbadet Yapmayanların Sığındıkları Bazı Bahaneler

Bazıları "Benim kalbim temiz, ben iyi bir insanım" kuruntularıyla ibadeti ihmal ederler. Bakın bu hususta Cenabı Allah(c.c) ne buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim...
 

Nisa-49 "Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl kadar zulme uğratılmaz."

Necm-32 "...Kendinizi beğenip temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
 
Necm-32 Tefsirinden:...nefislerinizi temize çıkarmayın. Yani kendinizi hiç günahsız, kusursuz ve tertemiz kabul ederek öğünmeyin. Farkında olmadan birçok kusurunuz olabilir. Tamamıyla korunup müttaki olanı en fazla O bilir Çünkü her halinize vakıf olan O'dur. İyilerle kötüler ahirette Allah'ın huzurunda seçileceklerdir...(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)


Toplumda çalışmanın ibadet sayılacağı şeklinde bir düşünce de hâkimdir. Bu kanaat, farz ibadetinde ihmalkârlık gösteren birçok insanın mazereti hâline gelmiştir. Böyleleri, “Dinimizde çalışmak da ibadettir. Ben çoluk çocuğumun rızkını temin için çalışıyorum” bahanesiyle tembelliğini örtbas etmeye çalışırlar.

Evet, çalışma da bir nevi ibadettir. Ama çalışma, ibadetle beraber olunca ibadet sayılır. Çalışmanın ibadet sayılabilmesi için İlahi emirleri ifa, yasaklardan da kaçınmak gerekir. Nitekim iki namaz vakti arasında kalan diğer saatlerin, vakit namazları kılındığı takdirde bir ibadet şekline geleceği ve iki namaz arasında işlenen günahların affedileceği hadis-i şeriflerde verilen müjdeler arasındadır.

"Çok derin düşünme, yoksa kafayı yersin","sen hoca mısın?", "fazla dalma uçacaksın" gibi Kuran'a tamamıyla ters düşen yanlış, mesnetsiz ve alaycı iddialarla maneviyata ilgi duyanlar maalesef yanlış yönlendirilmektedir.

Bazı dar düşünenceliler bilmemenin, cahilliğin mazaret olacağını sanıp dini konuları okuyup öğrenmekten kaçınırlar, hatta sorumlulukları artacak diye korkarlar. Oysa öğrenmesi farz olan şeyi bilmemek özür olmaz, aksine günah olur.


Bir hadis-i şerif meali: "Aynı günahı işleyen âlime bir, cahile iki günah yazılır. Âlim, yalnız günahın cezasını; cahil ise, hem günahın, hem de o meseleyi öğrenmemenin cezasını çeker." [Deylemi]

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Sadaka Malı Artırır

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-245 "Kimdir Allah'a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. (Rızkı) Allah daraltır ve genişletir. Ancak ona döndürüleceksiniz"

Bakara-261 "Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağı yüz taneli yedi başak veren bir tohum tanesine benzer. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir."

Bakara (265-266) "Allah'ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarfedenlerin durumu, bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer ki, üzerine bol yağmur yağmış da iki kat ürün vermiştir. Bol yağmur yağmasa bile bir çisinti düşer (de yine ürün verir). Allah, yaptıklarınızı görmektedir. Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! (Elbette bunu kimse arzu etmez.) İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size âyetleri açıklar"

Bakara-268 "Şeytan sizi fakirlikle korkutarak cimriliği ve hayasızlığı emreder; Allah ise kendisinden mağfiret ve bol nimet vadeder. Allah'ın lütfü boldur, O her şeyi bilir."

Bakara-270 "Yaptığınız her harcamayı ve adadığınız her adağı muhakkak Allah bilir. Zalimler için hiç yardımcı yoktur. "

Bakara-274 "Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarfedenler var ya, onların mükâfatları Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler."

Bakara-276 " Allah faizi mahveder, sadakaları artırır. Ve Allah hiçbir günahkar kafiri sevmez."

Sebe-39 "De ki: Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir ve (dilediğinden de) kısar. Siz hayıra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: