Şirk Ayrışma Bölünme ve Bozgunculuğun Anasıdır

Bismillahirrahmanirrahim.

Enam-159 "Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir."

Enbiya-93 "Fakat insanlar dinlerini paramparça ettiler. Hepsi de sonunda huzurumuza dönecekler"

Muminun-53 "(İnsanlar ise, din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir."

Ankebut-25 Ve İbrahim onlara dedi ki: “Siz Allah'ı bırakıp, dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olsun diye, putları ilahlar edindiniz. Daha sonra kıyamet gününde, birbirinizi tanımaz hale gelerek ve her biriniz diğerine lanet okuyarak, varıp barınacağınız cehenneme düşeceksiniz ve sizin için orada yardımcılardan bir kimse de bulunmayacaktır.”

Rum-32 "(O ortak koşanlardan olmayın ki onlar) Dinlerini parçaladılar ve bölük bölük oldular. Her parti kendi yanındakiyle sevin(ip övün)mektedir."

Şüphesiz Allah Doğruyu Söyledi.

Ankebut-25 nci ayette İnsanları bir araya getiren sevgi bağlarının oluşmasında rol oynaması bakımından putlaştırılan şeylerin, din konusunda gruplaşmalara neden olduğuna işaret edilmektedir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU


İhlas ve Tevhid

Rehberimiz Kur'an ve Sünnet;
Tek Önderimiz Hz.Muhammed;
Gayrisine uymak olur Hakk'a ihanet;
En büyük düşmanımızdır şirk ve cehalet

Yeryüzünde insana bahşedildi hilafet;
Mührümüz Besmele her işimiz ibadet;
Allah(c.c)'a eş, ortak koşmaktır esaret;
İhlas ve Tevhiddir en hakiki hürriyet

Yaratan'dan başkası veremez hidayet;
Ne bir nimet, ne sağlık ne de afiyet...
Eğer kul Rabbini unutup ederse gaflet,
Amelini yok sayar ilahi adalet

Tubay Fırat

Şirk Nedir?

Bismillahirrahmanirrahim...

Tevbe-24 De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”

Tevbe-31 "Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir."

Ankebut-25 Ve İbrahim onlara dedi ki: “Siz Allah'ı bırakıp, dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olsun diye, putları ilahlar edindiniz. Daha sonra kıyamet gününde, birbirinizi tanımaz hale gelerek ve her biriniz diğerine lanet okuyarak, varıp barınacağınız cehenneme düşeceksiniz ve sizin için orada yardımcılardan bir kimse de bulunmayacaktır.”

Lokman-13 "Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk), elbette büyük bir zulümdür."

Lokman-14 "Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır."

Lokman-15 "Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim."

Lokman-25 "Andolsun ki onlara, «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye sorsan, mutlaka «Allah...» derler. De ki: (Öyleyse) övgü de yalnız Allah'a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler."

Zumer-3 "İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Tevbe-24 ncü ayette dünya hayatına ait metaları, insanları ve insanların sevgilerini kazanmayı, Allah(c.c)’ın hoşnutluğundan daha öncelikli gören insanlar uyarılmaktadır:

Müslüman olmadan önce hıristiyan olan Hatim-i Tâî'nin oğlu Adiy

Tevbe-31 nci ayetle ilgili olarak "ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi" dediğinde cevap olarak Resulullah(s.a.v.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
 
"Allah'ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?" Ben de "evet" dedim. "İşte bu onlara ibadettir." buyurdu.(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)


Şirkin büyük bir zulüm olduğunu bildiren Lokman Suresinin 13 ncü ayetini takip eden ayette, itaat ve şükre dikkat çekilerek bunların sırasıyla Allah (c.c)'a ve bizi Allah (c.c)'a ortak koşmaya zorlamadıkları sürece anneye ve babaya da yapılması gerektiği, 25 nci ayette ise övgünün yalnız Allah(c.c)'a ait olduğu buyuruluyor.

Bu ayetler ve yukarıdaki rivayet ışığında Allah (c.c)'a ortak koşma konusunun bazılarının sandığı gibi sadece taştan, çamurdan putlara tapmak şeklinde olmayıp, Cenabı Allah(c.c)'ın müsaade ettikleri (Peygamber Efendimiz(s.a.v), Kuran'da Nisa-59'ncu ayette bildirilen "bizden olan emir sahipleri" ve yukarıdaki ayetlerde bildirilen anne ve baba) haricindekilere Allah(c.c) için olmayan itaat ve şükrün de bir nevi şirk olduğunu anlamaktayız.

İbadet etmek, aidiyet ihtiyacı insanın fıtratında mevcut olduğu için Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmeyenler bizzat kendisine taparak ya da tabiata, herhangi bir düşünce, teori, doktrin, ideoloji, felsefe, prensip veya yönetim sistemine veya ilahlaştırdıkları birtakım insanlara mutlak surette itaat ederek ibadet ihtiyaçlarını gidermeye çalışırlar. Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmekle beraber tam hakkıyla iman etmeyenler ise bu sayılanları kendilerini Allah(c.c)'a yaklaştırır veya şefaatçi olur ümidiyle Allah(c.c)'a ortak koşarlar.

Allah’a ortak koşan biri örneğin bir insanın güzelliğini överken, bu güzelliğin o kişiye ait olduğunu sanır. Bu, bir mimari eseri gezen ve beğendiği eserin güzelliğinin o esere ait olduğunu sanarak, o eseri öven insanın durumuna benzer. Oysa, asıl övülmesi gereken o eseri tasarlayıp yapan mimardır. Dolayısıyla, bir insan beğendiği bir güzellikle karşılaştığında, o güzelliği yaratan Rabbimiz’i düşünmeli; sevgisini, hoşnutluğunu ve şükrünü O’na yöneltmelidir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki hayattaki rolü, statüsü, mevkisi...ne olursa olsun fert veya toplum olarak iyiliği görülen, hayranlık uyandıracak başarılı işler yapanlara duyulabilecek sevgi konusunda "İbadetlerin en kıymetlisi, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlıktır." [Ebu Davud] hadisi şerifi ölçü alınmalıdır; Yani böyle insanlara duyulacak sevgi veya nefret ancak Allah(c.c) için olmalıdır. Ve bu insanlara sadece Allah (c.c)'ın bizlere verdiği bazı nimetlere vesile olmalarından ötürü dua ile teşekkür etmekten başka değer ve rol yüklenmemelidir.

İman edenler, Allah,(c.c)’ın beğendiği güzel ahlaka sahip oldukları için en fazla sevgi, yakınlık ve dostluğu müminlere karşı duyarlar. Bu sevgi, soy, ırk gibi yakınlıklara ya da herhangi bir çıkara dayalı değildir. Paranın, makamın, kültürün ya da maddi değerlerin de hiçbir önemi yoktur. Bu şekilde Allah(c.c)’ın rızasına göre seven bir insan, en güzel ahlaklı, Allah(c.c)’a en bağlı, en takva sahibi olan kimseyi de doğal olarak herkesten daha çok sever. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (s.a.v) bütün müminler için en sevgili, en yakın dosttur.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU


Sevgide Aşırıya Gitmek ve Şirk

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-165 "İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi."


Araf (189-190) "Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir. (İnsan) eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır. Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler. Onlara sağlıklı bir çocuk verince; kendilerine verdiği şey ile O’na ortaklar koştular. (Yani, sevgide Allah’ı ikinci plana koyarak müşrik oldular). Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir..."


BAKARA-165 TEFSİRİ: ...Bu âyet bize gösteriyor ki, ilâhlık mânasında son derece sevgi, bir esastır. Ve mabud, en yüksek seviyede sevilen şeydir. Böyle son derece sevilen şeyler, ne olursa olsun, mabud edinilmiş olur. Sevginin hükmü ise itaattır. Bunun için mabuda son derece itaat edilir. Her insanın tuttuğu yolda hareket başlangıcı onun mabududur. İnsanlar tarafından böyle sevgiyle mabud mertebesi verilerek Allah'a denk tutulan şeyler o kadar çeşitlidir ki, bir taştan, bir maden parçasından, bir ottan, bir ağaçtan tutun da gök cisimlerine, ruhlara, meleklere kadar çıkar. Bununla beraber: "onları severler" ifadesindeki akıl sahiplerine ait olan "onlar" zamiri bunların özellikle akıllılar kısmını açıkça ifade etmektedir.

Bunun içindir ki, değerli tefsirciler, denk, benzer mânâsına gelen "endâd"ı "Allah'a isyanda itaat ettikleri liderleri, başkanları ve büyükleri" diye açıklamışlardır. Bu zamirin, tağlib yoluyla diğer putları da kapsamına alması takdirinde bile bu mânâ açıktır.

Gerçekten servet, büyüklük, kuvvet, makam, itibar, güzellik gibi herhangi bir ümide sebep sayılan dilberler, kahramanlar, hükümdarlar gibi insanları, Allah gibi seven ve onlar uğrunda her şeyi göze alan nice kimseler vardır ki bu, şirk konusunun putperestlik esasını, insanlığın en büyük yarasını teşkil eder... (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Gıybet ve Sosyal Medya

Günümüzde giderek yaygınlaşmakta olan sosyal medyada ne maksatla olursa olsun, başkaları hakkında rahatlıkla olumsuz paylaşımlarda bulunanlar aslında bir nevi gıybet ettiğinin, bunları paylaşanlar ise laf taşıyanlar misali gıybete alet olduklarının farkındalar mı acaba?

Bismillahirrahmanirrahim...

Hucurat-12
"Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir."

Mücadele-9 "Ey iman edenler! Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşmayın. İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:


"Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?"
"Allah ve Resûlü(s.a.v) daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine:
"Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam:
"Ya benim söylediğim onda varsa, (Bu da mı gıybettir?)" dedi. Aleyhissalatu vesselam:
"Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."  (Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70, (2589).)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

Yönetilenler İle İlgili Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim...

Nisa-59 "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir."

Hud-113 "Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra size yardım da edilmez."

Şuara (151-152) “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Veda Hutbesinde Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurmuştur: 

"Eğer üzerinize Habeşî ve burnu kulağı kesik bir köle, emir tayin edilse, sizi Allah'ın Kitabı ile sevk ve idare ettiği sürece, onun emirlerini dinleyiniz ve itaat ediniz." (İbn Mâce, Cihad, 39; Buhârî, Ahkâm, 4)

İbni Ömer Radıyallahu Anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:

“Bir müslümanın, günah işlemesi emredilmediği sürece, sevdiği veya sevmediği bütün konularda devleti yöneten kimseye itaat etmesi şarttır. Bir günah işlemesi emredildiği zaman ise kimseyi dinleyip itaat etmez.”(Buhârî, Ahkâm 4, Cihâd 108; Müslim, İmâre 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 87; Tirmizî, Cihâd 29; Nesâî, Bey’at 34; İbni Mâce, Cihâd 40)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU


Ayetler Işığında Yönetim

Bismillahirrahmanirrahim...

Nisa-58 "Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."

Maide-42 "Onlar (o münâfıklar ve yahudiler) yalancılık etmek için can kulağıyla dinleyenler,(ve rüşvet alıp) dâimâ haram yiyenlerdir. Fakat sana gelirlerse, artık aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir! Şâyet onlardan yüz çevirirsen, o takdirde sana aslâ hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verirsen, artık aralarında adâletle hükmet! Çünki Allah, adâletli olanları sever."

Yunus-83 "Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi. Çünkü Firavun, o yerde zorba bir kişi idi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi."

Kasas-4 "Gerçekten Fir'avun o memlekette (Mısır’da) zorbalığa kalktı ve halkını (kendisine muhâlefet etmesinler diye) çeşitli fırkalara böldü. Onlardan bir kısmını (İsrâiloğullarını)güçsüz bırakmak istiyor, (yeni doğan) oğullarını boğazlıyor, kadınlarını (kızlarını) ise sağ bırakıyordu. Çünki o fesad çıkaranlardandı."

Sad-26 "Ey Davud! Biz seni yeryüzünde hükümdar yaptık. İnsanlar arasında adaletle hükmet, keyfine uyma, sonra bu seni Allah'ın yolundan saptırır. Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unuttuklarından dolayı çetin azab vardır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Nisa-58 TEFSİRİ: ...Âyetin indirilmesinin sebebi hakkında meşhur olan rivâyet şudur: Mekke'nin fethi günü Resulullah Mekke'ye girdiği zaman Kâbe'nin anahtar taşıyıcısı olan Osman b. Talha b. Abdüddar kapıyı kilitlemiş, anahtarını Resulullah'a (s.a.v.) teslim etmekten kaçınmış, "Allah'ın elçisi olduğunu bilseydim engel olmazdım." demiş. Derhal Hz. Ali de Osman'ı tutmuş, kolunu bükmüş anahtarı alıp Kâbe'nin kapısını açmış ve Resulullah (s.a.v.) Kâbe'ye girip iki rekat namaz kılmış idi. Çıktığı zaman, amcası Hz. Abbas anahtarın kendine verilmesini ve eskiden sorumluluğunda bulunan Zemzem sakalığı (hacılara su dağıtma vazifesi) ile beraber sedanetin (yani Kâbe kapıcılığının) birleştirilmesini istedi. Bunun üzerine bu âyet indirildi. Bundan dolayı Hz. Peygamber (s.a.v.) anahtarları Osman'a geri vermesini ve ona teslim etmesini ve kendisinden özür dilemesini Hz. Ali'ye emretti. Hz. Ali de anahtarları götürüp özür dileyince Osman: "Beni zorladın, bana eziyet verdin, sonra geldin (hatanı) düzeltmeye çalışıyorsun." dedi. Hz. Ali de: "Senin hakkında Allah Teâlâ Kur'ân indirdi." deyip âyeti okudu. Bunun üzerine Osman, şehadet getirerek hemen müslüman oldu...(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

"Elhamdülillah! Müslümanım" Diyenlerin Dikkatine!

Belki de her insanın yaratılışında var olduğu söylenen aidiyet ihtiyacımızı tatmin etmek maksadıyla olsa gerek, hepimiz gibi birer aciz, ölümlü faniden başka bir şey olmadıklarını bildiğimiz halde anlamsızca gözümüzde büyüttüğümüz bazı insanların ve birtakım boş şeylere olan tutkularımızın uğrunda münakaşa ve kavga ediyoruz.

"Elhamdülillah! Müslümanım" diyen herkes kayıtsız ve şartsız Fatiha (2-4) "Hamd , Âlemlerin Rabbi , Rahmân , Rahîm , hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) mâliki Allah’a mahsustur." emrine uyarak Allah(c.c)'dan başka hiçbir şeye övgü ve senalarda bulunmamalı, şükretmemelidir.

"Elhamdülillah! Müslümanım" diyen herkes kayıtsız ve şartsız Hucurat-10 ayetle sabit olan Allah(c.c)'ın "Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin." emrine uymak ve herhangi bir kardeşiyle kendisi kavga halindeyse derhal son verip barışmak veya kardeşler arasında çıkan başka kavgalara şahit olur ise müdahale edip onları barıştırmak zorundadır.

Gelin! yalnız ve yalnız Allah(c.c)'ı ve O'nun sevdiklerini sevelim; Gelin! yalnız bir tek Rabbimiz(c.c)'i analım ve yalnız O'nun ipine sarılalım; GELİN! BİRLİK OLALIM...

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

Tubay Fırat

Gelin Birlik Olalım

Tarih boyunca çok kolay yoldan çıkıp azıtmaları nedeniyle Yüce Allah(c.c) tarafından birçok peygamberler gönderilmiş olan Orta doğu kavimlerinin adeta genlerine işleyen şirk hastalığının en son kökünü kazıyıp yok eden Peygamber Efendimiz(s.a.v)' dir. İslamiyetle birlikte Tevhid İnancı tekrar tesis edildikten sonra İslamiyet Hulefa-i Raşidin döneminde en parlak dönemine ulaşmıştır. Ancak daha sonra baş gösteren siyasi kavgalar ve iç çekişmelerin neticesinde ümmet birlik ve beraberliğini yitirerek parçalanmıştır.

Günümüzde çoğumuz dünya işleri ile ilgili fikir ve düşüncelerimizi, beğenilerimizi, tercihlerimizi dokunulmaz ve eleştirilmeyecek kadar kutsal görmeye başlamış olsak gerek ki hiçbirimiz bir diğerimizi dinlemiyoruz anlamadan sadece kavga ediyoruz. Oysa bir an şöyle düşünsek benim dünya işleri ile ilgili bir konudaki başkalarının eleştirdiği beğenimi şöyle objektif olarak akıl vicdan şuuru içerisinde gözden geçirsem, velev ki vaz geçsem, yani taviz versem ne olur? Günah mı işlemiş olurum yoksa o vaz geçmem istenilen şey beni haşa çarpar mı? Yoksa kıyamet mi kopar? Tabi ki hayır!

Allah(c.c)'dan başka şeylere tutkuyla taparcasına bağlanmak, eleştirmeden körü körüne itaat etmek, minnet duymak olan şirk hastalığı Orta Doğu'da oluşan inanç, fikir ve düşünce kaosu ortamında maalesef tekrar hortlamış ve maalesef bizlere de sirayet etmiş görünüyor.


Diyorum ki kardeşlerim gelin çok geç olmadan hep birlikte yalnız ve yalnız bir tek Yüce Rabbimiz(c.c)'in ipine sarılalım; birlik olalım, kardeş olalım ve İnşallah! tek bir ümmet olalım.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

Tubay Fırat

Besmele

Her insan Allah(c.c)'ın rızası ve hoşnutluğunu gözeterek yeryüzünü imar etmekle ve orada Allah’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü olan birer halifedir. Kul söylediği her söz ve yaptığı her fiili Allah(c.c) adına yaptığının bilincinde olmalıdır.

Bu nedenle de gerek ahiret gerek dünya işleriyle ilgili yapmaya niyetlendiği her işe adeta bir tasarruf yetkisi yani halifelik mühürü olan Besmele ile başlamalıdır. Allah(c.c) rızası için, Allah(c.c) adına yapılmayan hiç birşey meşru değildir. Dalgalara inat kumlara yazmak gibi anlamsız, boş ve batıldır.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.


Tubay Fırat

Anlamlarının Çok İyi Bilinmesi Gereken Kavramlar "TAPMAK" ve "İBADET"

Kullarını boşu boşuna eğlence olsun diye yaratmadığını bildiren Yüce Allah(c.c) insanları ve cinleri ancak kendisine ibadet etsinler diye yaratmıştır. Bu yüzden ibadet etmek insanın fıtratında mevcut olduğu için İnsan ruhu yalnız bir tek Allah(c.c)’a ibadet ederek huzur bulabilir.

Geniş ve öz ifadeyle ibadet, kendi acizliğini kabul ederek tam bir sevgi ve saygı ile beraber yalnızca yüce Allah(c.c)’a boyun eğip, O'nun yap dediklerini yaparak ve yasakladıklarından kaçınarak yalnız O'na itaat etmek; Yalnız O'ndan korkup ve yalnız O'na ümit beslemektir.

İbadet sadece namaz, oruç zekat hac gibi temel ve şart olan ibadetlerle sınırlı değildir. Bunlar zaten ibadetin olmazsa olmazı yani en asgari düzeyidir. İbadet yeryüzünü Allah(c.c) adına imar etmek ve orada Allah(c.c)’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü birer halife olarak yaratılan insanın hayatının tüm alanlarındaki söz ve fiillerini kapsar.

Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmeyenler bizzat kendisine taparak ya da tabiata, herhangi bir düşünce, teori, doktrin, ideoloji, felsefe, prensip veya yönetim sistemine veya ilahlaştırdıkları birtakım insanlara mutlak surette itaat ederek ibadet ihtiyaçlarını gidermeye çalışırlar. Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmekle beraber tam anlamıyla yeterince iman etmeyenler ise bu sayılanları kendilerini Allah(c.c)'a yaklaştırır veya şefaatçi olur ümidiyle Allah(c.c)'a ortak koşarlar.

Tevbe Suresinin 31 nci ayeti ve Resulullah’ın(sav) bu ayeti açıklayan hadisine göre Allah(c.c)’ın yasak dediği bir şeyi serbest, serbest dediği bir şeyi de yasak yapan her hangi bir kişiye, yöneticiye, din adamına itaat etmek, onlara ibadet etmek anlamına gelmektedir. Ve bu hadiste Adiyy Bin Hatim’in önderlerini rab edinerek onlara ibadet ettiklerinden haberi olmadığını ortaya koymasına rağmen, cehaleti asla özür kabul edilmemiştir. Bu ayet ve hadisin ışığında günümüze bakacak olursak;

Beşeri kanunlar ile insanlara hükmeden tağuti düzenlere sevgi, istek ve tutkuyla boyun eğerek itaat edip te Allah(c.c)'ın emir ve yasaklarına göre yaşamayan insanların Allah(c.c)’ı anmaları, namaz kılmaları, müslüman gibi gözükmeleri, onları Allah(c.c)’a isyan eden birer kul olmaktan kurtarmaz. İnsanlara hükmetme yetkisi, onları hayatları ile ilgili tüm meselelerde yönlendirme hakkı yalnız Allah(c.c)’a aittir ve bu egemenlik O’nun ilahlık vasıflarındandır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, itaat bir ibadet amelidir. İtaatin ibadet olması hükmetme noktasında olduğu gibi insanların herhangi bir düşünce, teori, doktrin, ideoloji, felsefe, prensip veya yönetim sistemine veya ilahlaştırdıkları birtakım insanlara isteyerek boyun eğip, sevgi ve tutkuyla itaat etmeleriyle de tezahür eder. Bu şekilde ibadet içerikli herhangi bir ameli Allah(c.c)’tan başkasına sunan kişi, Kur’an’ın sarih ifadesi ile müşrik olur. Bu konudaki cehaletine ise, delil olarak Kur’an ve sünnetin mevcudiyetinden sonra itibar edilmez.

Bismillahirrahmanirrahim.

En'am-162 "Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir."

En'am-165 "Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan, esirgeyendir."

Tevbe-31 "Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir."

Ra'd-28 "İman edenlerin kalpleri Allah’ın zikriyle huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzura kavuşur."

Furkan-43 "Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?"

Rum-30 "O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."

Zumer-3 "İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez."

Yasin (60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”
 
Zariyat-56 "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Müslüman olmadan önce hıristiyan olan Hatim-i Tâî'nin oğlu Adiy Tevbe-31 nci ayetle ilgili olarak "ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi" dediğinde cevap olarak Resulullah(s.a.v.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir;

"Allah'ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?" Ben de "evet" dedim. "İşte bu onlara ibadettir." buyurdu.(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

Özgürlük Yalnız Allah(c.c)'a Kulluk ve Hamd Etmektir

Bismillahirrahmanirrahim...

Nahl-75 "Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olurlar mı? Doğrusu hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler."


Zumer-29 "Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah'a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Nahl-75 Tefsiri: ...İşte Allah'tan başkasına tapanlar, başkasının malı olan köle gibi hürriyetini verip bir yaratığa kul olmuş köleler gibidirler. Allah'tan başka ilâh tanımayan, Allah'ın birliğine inanan müslümanlar da hürler demektir. "Gerçekten "ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz" (Fatiha, 1/5) diyebilmekten daha büyük hürriyet düşünülemez. Bundan dolayı Allah'ı inkâr, ortak koşma, batıl dinler hep birer esirlik bağıdır. Hak din ve Allah'ın birliğine inanmak insan için bir hürriyet, bir servettir. Düşünmeli ki, o hürriyet nimeti ne büyük nimettir ve onu veren kimdir? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Hürriyet, O'nun nimeti olduğu gibi, her nimet de O'nundur. Hürriyetin değerini bilmeli, din ve imanın kadrini anlamalı da yalnız Allah'a kulluk ederek hamd etmelidir. Fakat onların çoğu bilmezler. Bilmezler ve Allah'ı inkâr ve nankörlükte bulunurlar. Hürriyet davası ile şeytana esir olurlar.(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)


En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: