Faydasız İlim Nedir?



Bismillahirrahmanirrahim.

Ali İmran-66 "İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz."

Yunus-36 "Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir."

İsra-36 "Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur."

Müminun (1-5) "Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir; Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler; Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtı verirler; Ve onlar ki, iffetlerini korurlar."


Lokman(6-7) "İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, kulağında bir ağırlık var da büyüklenerek arkasını döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele."

Hucurat-6 "Ey iman edenler! Eğer size bir fasık bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."

Hucurat-12 "Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir."

Necm-28 "Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyuruyorlar ki;

"Allah'ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır." (Tirmizî, Daavât, 128);

"Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." (Tirmizî, Daavât, 68)


Mucize Nedir?

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-260 Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

Ali İmran-49 "İsa (Allah'ın) elçisi olarak İsrailoğullarına "Rabbinizden size, benim O nun elçisi olduğumun kanıtı olarak alametler getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir heykel yapacağım ve onu canlandıracağım ve Allah'ın izniyle kuş olacak, körleri ve cüzzamlı hastaları iyileştireceğim, Allah'ın izniyle ölüyü dirilteceğim, ne yediğinizi ve evlerinizde ne sakladıklarınızı size haber vereceğim. Eğer inananlardansanız, bunlarda sizin için işaretler (mucize) var."

Sad (35-38) "Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen, daima bağışta bulunansın, dedi. Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik."

Sebe (12-14) "Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgârı da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık. Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır! Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı." 


Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Sözlükte “insanı aciz bırakan, olağan üstü, garip tuhaf şey” manalarına gelen mucize, terim olarak “yüce Allah’ın, peygamberlik iddiasında bulunan peygamberini doğrulamak desteklemek için yarattığı, insanların aynısını getirmekten aciz kaldığı olağanüstü olay” diye tanımlanır.
 
Mucize pozitif bilimlerle açıklanamaz. Aksi durumda mucize olmaktan çıkar olağan bir şey olurdu. Mucizeler, Allah(c.c)’ın kudreti ile evrendeki kanunlarına aykırı olarak yalnız peygamberleri aracılığıyla onları desteklemek ve peygamberliklerini ispatlamak için gerçekleşmişlerdir. Bu nedenle mucizelerden yola çıkıp mantık yürüterek, bilimsel çıkarım, yorum veya tahminlerde bulunarak sünnetullaha aykırı olayların yeniden mümkün olabileceği sonucuna varılamaz.

Örneğin nasıl ki Hz.Musa(a.s)'ın yılana dönüşen ve denizi yaran asasından yola çıkarak "her asa yılana dönüşebilir veya her asayla deniz yarılabilir" diyemiyorsak, Hz.Süleyman(a.s)'ın kendisinden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık isteğinin (Sad-35) Allah(c.c) tarafından kabul edilip emrine cinlerin verilmesinden yola çıkarak ta cinler insanlara görünebilir, onlara iş yaptırılabilir diyemeyiz. 

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Şeytan Vesvese Vermek Dışında İnsana Zarar Veremez

Bismillahirrahmanirrahim.

Ali İmran-175 "O şeytan sizi ancak kendi dostlarından korkutuyor. Onlardan korkmayın, eğer mü’min iseniz, benden korkun."

Nisa (118-120) Allah onu (şeytanı) lânetlemiş; o da: "Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim" demiştir. Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler" (dedi). Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.(Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.

Araf-20 "Derken şeytan, birbirine kapalı ayıp yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve: Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye yasakladı, dedi."

Araf ( 200-201) "Sana şeytandan bir vesvese gelirse hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, Semî’dir, Alîm’dir. Şüphe yok ki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman iyice düşünürler (derhal Allah’ı hatırlarlar da) sonra hemen gözlerini açarlar."

Nahl (98-100) "Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın! Gerçek şu ki: İman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hakimiyeti yoktur. Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır.

Taha-120 "Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?"

Mücadele-10 "O kötü fısıltılar iman edenleri üzmek için ancak şeytandan kaynaklanmaktadır. Oysa şeytan, Allah’ın izni olmadıkça, mü’minlere hiçbir zarar verebilecek değildir. Öyle ise mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler."

Nas (1-6) De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

Secde Emri Cinler ve Şeytan

Bismillahirrahmanirrahim.

Enam-130 "(O gün Allah, şöyle diyecektir:) 'Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?' Onlar şöyle diyecekler: 'Biz kendi aleyhimize şahitlik ederiz.' Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler."


Araf (12-18) Allah, "Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?" dedi. (O da) "Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın" dedi. Allah, "Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın" dedi. Şeytan dedi ki: "(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver. Allah da, "Sen süre verilenlerdensin" dedi. Şeytan dedi ki: "(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım. Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın." Allah, dedi ki: "Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum."

Araf-27 "...Şüphe yok ki, o şeytan ve onun gürûhu sizi, sizin onları göremeyeceğiniz bir taraftan görürler. Muhakkak ki Biz şeytanları, imân etmeyen kimseler için dostlar kılmıştık."

Hac-75 "Allah, meleklerden de resûller seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."

Fatır-24 "Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın."

Şura-51 "Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla, yahut perde arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz O yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir."

Ahkaf (29-31) "Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik. Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, "Susun!" dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler. Dediler ki: "Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah’ın davetçisine uyun, ona iman edin ki, günahlarınızı bağışlasın ve sizi elem dolu bir azaptan kurtarsın."

Cinn(1-4) "(Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur'an'ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kur'an dinledik . Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız. Hakikat şu ki, Rabbimizin şânı çok yücedir. O, ne eş ne de çocuk edinmiştir. 'Meğer bizim beyinsizlerimiz, Allah hakkında yalan yanlış şeyler söylüyormuş."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.


Yeryüzünde ilk halife olarak yaratılışı tamamlanan Hz. Adem(a.s)’ın, peygamber olmasından sonra da yine cinlerle insanlar bir arada yaşamaya devam etmişlerdir. Enam-130'uncu ayetten Hz. Adem (as)' dan önce cinlerden de peygamberler gönderildiğini anlıyoruz. Hz.Adem (a.s)'dan itibaren ise, meleklerle birlikte insana secde etmekle emrolundukları ve yaratılış itibariyle insanları görüp, işitebildikleri için insanlara gönderilen peygamberler cinlere de peygamberlik vazifesi yapmıştır. Buradaki insana saygı gösterilmesi ile ilgili secde emrinin, cinlerin vesvese vererek hiçbir şekilde kendilerini görmeyen insanlara ilişmemelerini de kapsadığı kanaatindeyiz.

Hz.Adem (a.s) efendimiz'e secde etmemesi konusundaki ayetlerden İblis'in lanetlenmeden önce Allah(c.c) ile konuşabilecek kadar yüksek bir makamda olduğunu anlıyoruz. Çarptırıldığı cezanın ağırlığı ve Allah(c.c)'ın kullarıyla nasıl konuştuğuyla ilgili Şura-51'nci ayetten yola çıkarak bu makamın bir peygamber gibi yeryüzündeki cinlere yol gösterici ve önderlik yaptığı yüce bir makam olabileceğini değerlendirmekteyiz.


Kim bilir İblis belki de yeryüzünde halifeliğin insan oğluna geçmesi nedeniyle bulunduğu makamın sona ermesini hazmedemediğinden kıskançlık, gurur ve kibrine  yenik düşmüştür. Ve belki de İnsanı baştan çıkarmak için and içen şeytan, Cinn Suresi 4'ncü ayette Kur'an dinleyen cinlerin "Meğer bizim beyinsizlerimiz, Allah hakkında yalan yanlış şeyler söylüyormuş." dedikleri gibi  secde emrini ve bu emre karşı gelip Allah(c.c) katından kovulduğunu kabilesinden saklayıp, insan hakkında gerçekleri çarpıtarak birçok cini ayartıp insana düşman etmiş ve onların da şeytan olmalarına vesile olmuş olabilir.   

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Mahşerde Yeryüzünün ve Azaların Şahitliği

Bismillahirrahmanirrahim.

Nur-24 "O gün dilleri, elleri ve ayakları, yapmış olduklarından dolayı aleyhlerinde şahitlik edecektir."

Neml-82 "(Kıyametin kopacağına dair) o söz başlarına gelince, onlar için yerden kendilerine bir dâbbe (canlı bir yaratık) çıkarırız. O, onlara insanların âyetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler."

Yasin-65 " O gün onların ağızlarını mühürleriz; yaptıklarını bize elleri anlatır, ayakları da şahitlik eder.

Fussilet(19-22) "Allah'ın düşmanları, ateşe sürülmek üzere toplandıkları gün, hepsi bir araya getirilirler. Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir. Derilerine: Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz? derler. Onlar da: Her şeyi konuşturan Allah, bizi de konuşturdu. İlk defa sizi o yaratmıştır. Yine O'na döndürülüyorsunuz, derler. Siz (günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lâkin, yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmediğini sanıyordunuz."


Zilzal-4 "İşte o gün yer, üstünde olan biten her şeyi anlatır:"

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

En Küçük Zerresinden İtibaren Atom Madde ve Maddeden Oluşan Her Şeyde Meleklerin Bulunduğuna İşaret Eden Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-74 "Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah, yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir."

Hud-44 “Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi.

Rad-13 "Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler..."

İsra-44 "Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder; O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan'dır."

Meryem (90-91) "Rahman’a çocuk isnad etmelerinden ötürü, nerdeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecekti!"

Enbiya-69 “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.

İnsan Ömrü Kısaldı mı?

Dünyada ortalama insan ömrü günümüz itibariyle 70-85 yaş arasındadır. Çağımızda100 yaşın üstünde yaşayan birini düşünmek bizlere masal gibi geliyor. Hele 200 yaşın üzerinde yaşamak, imkansız sanılıyor. Oysa eski çağlardaki insanlar günümüz insanları gibi çeşitli streslerle uğraşmak zorunda kalmıyorlardı. Kirli şehir havasını soluyup, genetiği değiştirilmiş ilaçlı gıdalar yemiyorlardı. Kimyevi gübreler, sentetik ilaçlar, alkol, tütün gibi zararlı maddeler kullanmıyorlardı. Diyetlerinin tamamını organik gıdalar oluşturuyordu. Yaşlanmak günümüzde dahi hala tıbbın çözemediği en büyük bilmecelerden biridir. Uzun yaşamla ilgili en çok merak uyandıran hususlardan biri de, ilk insanların uzun yaşadıklarına dair dini kaynaklarda geçen bilgilerdir. Bu konuyla ilgili dini kaynak ve rivayetlerden yola çıkıldığında, insan ömrünün Hz. Adem(a.s)'den itibaren uzunca bir süreç içerisinde kısalarak günümüzdeki düzeyine ulaştığı anlaşılmaktadır. Örneğin Kur'an-ı Kerim'de Ankebut Suresinin 14 ncü ayetinde Hz.Nuh(a.s)'ın yaşının 950 sene olduğu bildirilmiştir. Hz.Adem(a.s) 'ın yaşının ise yaklaşık 1000 sene olduğu tahmin edilmektedir.

Ankebut Suresinin 14 ncü ayetinde Hz.Nuh(a.s)'ın yaşı için kısaca 950 denilmeyip de  "...o bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı..." şeklinde buyurularak, 1000 yıllık ömre özel bir vurgu yapıldığı kanaatindeyiz. Yine Bakara Suresinin 96 ncı ayetinde yaşamaya, bütün insanlardan; hatta Allah’a ortak koşanlardan bile daha düşkün oldukları bildirilen yahudiler için, "...Onlardan her biri ömrünün bin yıl olmasını ister. Oysa ki (bu şekilde uzun) yaşatılması, onu azaptan uzaklaştıracak değildir..." buyrulması da azami ömrün bin yıl olduğunu düşündürmektedir. Bin yılla ilgili başka bir ayette, "...Rabbin katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir."(Hac-47) buyurularak ahiretteki zamanın dünya zamanından göreceli olarak bin kat fazla olduğu bildirilmiştir. Taha Suresinin (103-104) ncü ayetleriyle ile Müminun Suresinin (112-115) nci ayetlerinde ise insanların ahiretteki zaman algısına göre dünyadaki kalma sürelerini en fazla bir gün veya bir günden daha az olarak algılayacakları anlatılmaktadır. Bu süre Hac Suresinin 47 nci ayetine göre dünyadaki bin yıl veya bin yıldan daha az bir süreye tekabül etmektedir. Bu ayetlerden yola çıkarak insanın en fazla bin yıl yaşayabileceğine işaret edildiği sonucuna varabiliriz. Böyle anladığımızda dini kaynaklardaki Hz.Nuh(a.s)'ın yaşı gibi bin yıla varan ama bin yılı geçmeyen uzun yaşamış dini şahsiyetlerle ilgili bilgilerin de daha fazla anlam kazanacağını düşünmekteyiz.

Albert Einstein ve Din

Einstein’ın din ile ilgili görüşlerinden anlıyoruz ki, evrendeki mükemmelliğe hayran birisi olarak kainatın bir yaratıcısı olduğunun kesin olarak farkına varmış; Fakat kuvvetle muhtemeldir ki semavi dinler konusunda sadece orijinalliğini büyük ölçüde yitirmiş olan incil ve tevratı incelediği için akıl ve bilime uygunluk açısından yeterince tatmin olamamanın verdiği hayal kırıklığı ve üzüntüsü içinde savrulup durmuş. Etik konusun da da mevcut evrensel de...ğerleri oluşturan temel kaynağın semavi dinler olduğunu gözardı etmiştir.

İnsanı merkez alıp ilgilenen insana tennezül buyuran bir yaratıcıyı kendine göre mantıklı bulmamasının nedeni evrenin çok büyük ve muazzam olduğunu keşfetmiş olmasından kaynaklanıyor. Yani bu kadar sonsuz büyüklükte bir evrenin sadece insan için yaratılmış olmasını kabullenemiyor, haşa fazla ve gereksiz buluyor. Oysa bu büyüklüğün ve mükemmelliğin kendisinde de bir Yaratıcı inancı doğurduğunu itiraf ederek, farkında olmadan evrendeki büyüklük ve mükemmeliğin hikmetini de açıklamış bulunuyor.

Einstein'ın kainatın yaratıcısının sonsuz güç ve kudret sahibi, daha nice sayısız alemlerin yerlerin, göklerin Rabbi olduğunu, uyku ve gaflet basmadan bütün varlıkları, hiçbir ağırlık duymadan ayakta tutup gözettiğini, sürekli yaratmakta olduğunu... O'nun çok yüce çok büyük olduğunu, uzayın genişlediğini, yer çekimini, gezegenlerin yıldızların yörüngelerinde yüzdüğünü, zamanın göreceliğini... daha bir çok kendi keşiflerini de kapsayan bilimsel gerçekleri daha önceden haber vermiş olan Kur'an-ı Kerimi yeterince okuyup incelemediği anlaşılıyor.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

 OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: