Kitap ve Peygamber Dışında Başka Bir Yol Göstericiye İhtiyaç Var mı?

Bismillahirrahmanirrahim.

Maide-3 "..Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim..."

En'am-104 "(Doğrusu) size Rabbiniz tarafından basiretler (idrak kabiliyeti) verilmiştir. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de kör olursa zararı kendinedir. Ben üzerinize bekçi değilim."

En'am-153 "İşte benim doğru yolum budur; ona uyun. Sizi O'nun yolundan ayıracak başka yollara uymayın. (Azabından) korunmanız için Allah size böyle tavsiye etmiştir"

En'am-155 "İşte bu (Kur'ân) da mübarek bir Kitap'tır. Onu biz indirdik. Ona uyun ve Allah'tan korkun ki, size rahmet edilsin."

En'am-159 "Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir."

Hud (1-2) "Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim"

Hud-18 "Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? İşte bunlar, Rablerine sunulacaklar. Ve şahitler de: “Rablerine karşı yalan söyleyenler bunlardır” diyecekler. Biliniz ki, Allah'ın lâneti zalimler üzerinedir."

Enbiya-93 "Fakat insanlar dinlerini paramparça ettiler. Hepsi de sonunda huzurumuza dönecekler"

Rum (30-32) "O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. Allah’a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) Buyuruyorlar ki;

Cennet Hayatı ve Ailemiz

Bismillahirrahmanirrahim.

Ra'd (23-24) O güzel akıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler. Öyle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: "Sabretmenize karşılık size selamlar, selâmetler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu!" diyecekler.

Hicr-47 "Onların kalplerindeki kini söküp çıkarmışızdır. Dost ve kardeş olarak, divanlar üzerinde karşı karşıya otururlar."

Yasin (55-56) "Şüphesiz cennetlikler o gün nimetlerle meşguldürler, zevk sürerler. Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar."

Saffat (43-47) "Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir."

Saffat-50 "O zaman (Cennet ehli) birbirlerine yönelerek karşılıklı soru sorarlar (sohbet ederler)."

Zuhruf (68-72) "Ey kullarım! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de. Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım)idiler. Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz! Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve siz, orada ebedî kalacaksınız. İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur."

Tur-21 "(Dünyada) iman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, işte biz onların nesillerini (ahirette) kendilerine kavuştururuz. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Her kişi, kendi kazandığına karşılık bir rehindir (ona göre muamele görecektir)."

Mutaffifin (22-23) "Şüphesiz iyiler mutluluk içindedirler. Koltuklarına kurulup neşe ile etrafa bakınırlar."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Bid'at Hurafe ve uğursuzluğun Dinimizde Yeri Yoktur

Bismillahirrahmanirrahim.

Maide-3 "...Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmı seçtim..."

Maide (101-103) "Ey iman edenler! Açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer Kur'an indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. (Açıklanmadığına göre) Allah onları affetmiştir. (Siz sorup da başınıza iş çıkarmayın). Allah çok bağışlayıcıdır, aceleci değildir.Sizden önce de bir toplum onları sormuş, sonra da bunları inkâr eder olmuştu. Allah bahîra, sâibe, vasîle ve hâm diye bir şey (meşru) kılmamıştır. Fakat kâfirler, yalan yere Allah'a iftira etmektedirler ve onların çoğunun da kafaları çalışmaz. Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi? "

Hadid-27 "...(Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

MAİDE-103 TEFSİRİ... Allah, ne bahîre ve sâibe, ne vasîle, ne hâm, hiçbirini meşrû kılmamıştır. Allah'ın şeriatınde bunların aslı yoktur. Cehalet devri halkı, bir dişi deve beş kere doğurur ve beşincisi erkek olursa kulağını yararlar ve salıverirlerdi. Artık onu ne sağarlar, ne binerler, ne kullanırlardı ki "bahîre" budur. İkinci olarak: Bir adam, başına bir dert geldiği ve mesela hasta olduğu zaman, "İyileşirsem devem sâibe olsun" diye adar ve bahire gibi salıverir, ondan faydalanmayı haram ederdi. Üçüncü olarak: Koyun dişi doğurursa kendilerinin, erkek doğurursa ilâhlarının olurdu. Eğer ikisini birden doğurursa, "kardeşine ulaştı" derler. Bu dişiden dolayı erkeğini de kurban etmezlerdi ki, vasile de budur. Dördüncü olarak: Bir erkek devenin dölünden on batın doğarsa, onun sırtını haram sayarlar ve hiçbir sudan ve otlaktan menetmezler, "onun sırtı yasaklandı" derlerdi ki "hâmî", "hâm" da budur. Bunlar Hakk'ın meşrû kıldığı şey değil, ve fakat kâfir olanlar Allah'a karşı din, şeriat adına böyle yalan uydurur, iftira ederler....(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

Peygamber Efendimiz(s.av.)'den rivayet olunmuştur ki;

Yaratmada Meleklerin Rolü

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara (30-33) Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti. Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler. Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi.

Ra'd-13 "Gök gürlemesi O’na hamd ederek tespih eder. Melekler de O’nun korkusundan tespih ederler. O, yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele ediyorlar. Hâlbuki O, azabı çok şiddetli olandır."

Nahl-48 "Onlar, Allah'ın yarattığı birtakım şeyleri görmediler mi ki? Gölgeleri Allah'ın kudretine boyun eğip secde ederek, sağa sola döner, dolaşır."


Fatır-1 "Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler kılan Allah'a mahsustur. Yaratmada dilediğini artırır. Doğrusu Allah, her şeye Kadir olandır."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

İslam Ülkeleri Neden Geri Kaldı?

Batı ve İslam coğrafyası arasındaki maddi kalkınmışlık farkının temel sebebi, bu bölgelerin özgürlük, barış, birlik ve beraberliğe gösterdikleri ilgi ve alakanın düzeyi ile ilgilidir. Genel olarak İslam ülkelerindeki iç çekişme ve yönetim zafiyetleri bu toplumların geri kalmalarındaki en önemli etkendir. İslam aleminde mezhepler, tarikatlar ve dini cemaatlerin sebep olduğu ihtilaf ve tefrikalar, tarihte olduğu gibi bugün de sosyal barış ve istikrarı bozan, hatta kanlı savaşlara yol açan nedenler arasında ilk sıralardaki yerini korumaktadır.

Batı toplumlarında ise aklı ve bilimi hakim kılan zihniyet bu tür hizipleşmelere müsait dini oluşumların etkili olmasını önlemiştir. Bu nedenle de İslam toplumlarındaki kadar iç kaos ve yönetim istikrarsızlıklarına maruz kalmamaktadırlar. Sahip oldukları zenginlik ve özgür düşünce ortamı aynı zamanda bilim ve teknolojide de gelişmelerine vesile olmuştur.

Farklı dinlerden olup da gelişmeyi başaran batılı ülkelerin gelişmelerinin altında yatan diğer bir önemli etken ise, dış ilişkiler konusunda Enfal Suresinin 73 ncü ayetinde "Kâfirler de aslında birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz de öyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar." buyrulduğu gibi batı toplumları gerek ekonomik, siyasi ve askeri konularda olsun, gerek sosyal, kültürel ve bilimsel konularda olsun, AB, IMF, B.M, AGİT ve NATO gibi çeşitli uluslararası birlikler kurarak güçlerine güç katmaktadırlar. İslam ülkeleri ise bırakın bir araya gelmeyi kendi içlerinde dahi gerekli olan birlik ve beraberliği başaramamış olmanın üzücü sonuçlarını halen daha yaşamaya devam etmektedirler.

Ancak manevi kalkınma açısından ise durum farklıdır. Maddi kalkınma konusunda her ne kadar başarılı olmuş gibi gözükse de batı toplumlarının günümüzde yaşadıkları manevi ve Ahlaki çöküntü, ciddi bir sorun haline gelmiştir. Çünkü batılılar Allah(c.c)'ın koyduğu ölçü ve yasalara uyarak ve O'nun rızasını umarak değil, dünyaya dair bitmek bilmeyen hırs ve ihtirasları doğrultusunda yalnız kendi nefislerini tatmin etmek için çalışmaktadırlar. Şu an ki durumları bir zamanlar maddi yönden ilerlemiş, fakat manevi yönden dibe vurdukları için Kur'an’daki helak edilmiş olan kavimleri çağrıştırmaktadır.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Gökyüzü ve Cinler

Bismillahirrahmanirrahim.

Hicr (16 - 18) "Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik.Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir alev sütunu takip eder."

Enbiya-32 "Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık..."

Saffat (6-10) "Muhakkak ki biz, dünya semasını (yeryüzüne en yakın göğü) yıldızlarla süsleyip donattık. Ve her türlü inatçı asi şeytana karşı da koruduk. Onlar yüce alemi asla dinleyemezler. Her yönden kovularak atılırlar. Onlara sürekli bir azap vardır. Ancak bir çalıp çarpan (olursa), onun da peşine delip geçen bir ateş takılır."

Rahman-33 "Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz."

Rahman-35 "Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız."

Mülk-5 "Andolsun ki biz en yakın göğü kandillerle (yıldızlarla) süsledik, onları şeytanlar için taşlama araçları kıldık ve onlar için alevli ateş azabı hazırladık."

Cin (8-9) (Cinler, dediler ki): "Biz göğe dokunduk, onu kuvvetli bekçiler ve alevlerle dolu bulduk. Doğrusu biz göğün bazı mevkilerinde dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa kendini gözetleyen parlak bir alev buluyor."

Nebe (12-13) "Üstünüzde yedi kat sağlam göğü bina ettik..."

Tarık-11 "And olsun o dönüşlü göğe,"

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Kur'an-ı Kerim Cinlerin de Kitabıdır

Bismillahirrahmanirrahim.

Cin (1-2) " (Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir topluluğun (benim okuduğum Kur'an'ı) dinleyip de şöyle söyledikleri bana vahyolunmuştur: Gerçekten biz, doğru yola ileten hârikulâde güzel bir Kur'an dinledik de ona iman ettik. (Artık) kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayacağız."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Bütün Kur'an ayetlerinin cinlere de geldiğini ve onlara da hitap ettiğini bildiren ayetler vardır. Bu nedenle Kur'an okurken Kuran'ın cinlere de gelmiş ve onlara da hitap eden bir kitap olduğunu daima hatırda tutmamız gerekir.
Bunun aynı zaman da Kur'anı anlamak açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz. Örneğin kölelik, cariyelik gibi zamanımızda uygulanmasına gerek kalmadığı veya anlaşılamadığı sanılan bazı Kur'an hüküm ve ayetlerinin cinlerin medeniyetinde hala yürürlükte ve onlar açısından gayet anlaşılır olabileceğini göz ardı etmemeliyiz. 

Yeryüzünde cinlerden sonra yaratılan insanın halifeliğe layık görülerek cinlerden bir adım önde olmasının nedenlerinin ise şunlar olabileceği kanaatindeyiz. Amel yani yapılan işler yönünden, İnsanın yaratılışının cinlerden farklı olarak maddeye ve eşyaya hükmederek yeryüzünü Allah(c.c) yolunda imar edebilme kabiliyetinin olmasıdır;

Takva yönünden ise; Kur'an-ı Kerim'de Zariyat Suresinin 56 ncı ayetinde "Ben cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım." buyurulmuştur. Bu ayetten insan ve cinlerin aynı dünya imtihanına tabi tutulduklarını anlıyoruz. Bu imtihanda cinler hem nefisleri ve hem de kendi cinslerinden olan şeytanlarla mücadele ederken, insanlar ise hem nefisleri ve hem de kendi cinsinden olan şeytanlara ilave olarak bir de göremediği cin şeytanlarıyla mücadele etmektedir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Yoksulları Doyurmayan Sabırlı ve Merhametli Olmayan Kaybeder

Bismillahirrahmanirrahim.

Beled (8-20) Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaçık yolu (hayır ve şer yollarını) göstermedik mi? Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır. Sonra da iman edenlerden, sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bunlar sağdakilerdir. Ayetlerimizi inkâr edenler ise işte onlar soldakilerdir. Cezaları, kapıları üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir ateştir.

Maun(1-7) "Dini yalanlayanı gördün mü? İşte o, yetimi itip kakar; Yoksulu doyurmaya teşvik etmez; Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar gösteriş yapanlardır, Ve hayra da mâni olurlar."


Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

İslam'da Tek Eşlilik Teşvik Edilmiştir

Bismillahirrahmanirrahim.

Nisa-3 "Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur."

Nisa-129 "Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar arasında adaleti yerine getiremezsiniz..."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Ebû Hureyre’nin (r.a.) bildirdiğine göre, Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyurmuştur ki;

“İki eşi olup da bunlardan birine meyleden kişi, kıyamet gününde bedeninin yarısı eğik olarak gelir” (Tirmizî, Sünen, Nikâh, 4, (III, 447), no: 1141; Ebû Dâvud, Sünen, Nikâh, 38, (II, 601), no: 2133.)

OKU

Yorum Soru ve Cevaplar

Bir okurumuz “İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak Allah(c.c)'ın Emridir.” yazımızı beğendiğini belirtip mealen Din istismarı konusunda dini cemaatler ve gümüzdeki İslam Coğrafyasında yaşanan olumsuzluklara değinerek “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” konusundaki umutsuzluğunu dile getirmiştir.

Biz de bu kardeşimiz gibi “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” konusunda bir şeyler yapmak için mutlaka bir cemaate, gruba... veya benzeri bir tupluluğa dahil olunması gerektiği gibi yanlış bir kanaate varıp, bu görevi ihmal eden başka kardeşlerimizde olabileceğinden endişe duyarak aşağıdaki cevabı yayınlamayı uygun gördük.


Cevap:

Değerli Kardeşim yorumunuz için Allah(c.c) razı olsun. Malumunuz üzere zaten bütün mesele araya bir cemaat, kişi, grup... ve benzeri birşeyler sokmadan yalnız Allah(c.c)'a kulluk edebilmektir. Sizin de işaret ettiğiniz sorunların tamamı Kur'an-ı Kerimi'in tabiriyle hür ve özgür düşünemeyen vicdanen köleleşmiş gırtlaklarına kadar battıkları şirk batağında bocalayanlar yüzünden yaşanmaktadır. Bunun en somut göstergesi günümüzde din denildiğinde akla yalnız ve yalnız Allah(c.c) ve Resulu Peygamber Efendimiz(s.a.v) gelmesi gerekirken, ne üzücüdür ki! Dinimiz sanki birilerinin tekelindeymiş gibi ençok kişiler, hocalar, cemaatler... konuşulmaktadır.


Önemli olan; ne ana ve babanın, ne kardeşin, ne eş ve çocuğun, ne de dostun, cemaatin... adı ne olursa olsun kimsenin kimseye hiçbir faydasının olmayacağı, herkesin korku ve telaş içerisinde kendi derdine düşeceği ve Din Gününün tek sahibi olan Allah(c.c)'a tek başına hesap vereceği gün için, hazırlanabilmektir.


Özetle her "Elhamdülillah Müslümanım" diyen kul başkalarının ne yaptığını veya yapmadığını merak ederek vaktini ziyan etmek yerine kendi üstüne düşen görevleri gücü ölçüsünde samimi olarak ve ihlasla yapmaya çalışmalıdır.


En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.


Allah(c.c)cümlemizi yalnız O'na kulluk eden ve yalnız Ondan medet uman ve yalnız Onun taraftarı olan takva sahibi kullarından eylesin. Allah(c.c)'a emanet olun! Selamün Aleyküm...


OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: