Huzur İslamdadır


İslam'ı yaşamayan insan ne yaparsa yapsın asla aradığı gerçek huzur ve mutluluğa ulaşamayacaktır. Çünkü nasıl ki tatlı suda yaşayan bir balığın tuzlu suda yaşaması mümkün değilse, insanın da fıtratına uygun olmayan bir yaşam tarzında yaşayarak gerçek anlamda mutlu olması düşünülemez. Bunun için insanların Allah(c.c)'a tam bir teslimiyet gösterip, bağlanmaları ve yaşamlarının her anını İslam akidesine uygun, salih ameller icra ederek yaşamaları gerekir. Rum Suresinin 30 ncu ayetinde "O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." buyurularak İslam'ın fıtrat dini olduğu bildirilmiştir.

İnsanların günümüzde büyük çoğunluğu materyalist zihniyetin hayat bulduğu sistemler içerisinde yaşamaktadırlar. Temeli menfaat ve samimiyetsizliğe dayalı olan bu sistemlerde yaşayan insanlar genelde mutsuzdurlar. Yaşamları boyunca gerçek dostluk ve sevgiyi yaşayamamaktan, güvenebilecek kimse bulamamaktan, insanların ikiyüzlülüğünden yakınıp dururlar. Tüm imkanlarını seferber etmelerine rağmen hasretini çektikleri gerçek huzur ve mutluluğa bir türlü kavuşamazlar. En küçük bir olumsuzlukta korku, endişe ve ümitsizliğe kapılıp, yaşadıkları sıkıntılarla kolaylıkla baş edemezler. Mümin ise hayatında vuku bulan musibetlerin imanının denenmesi için özel olarak yaratıldığının farkındadır. Kanaatkar ve mütevazıdır. Azla yetinir; Sabredip, tevekkül ederek Allah(c.c)'tan ümidini kesmez. Bir taraftan dualar edip, bir taraftan da gerekli tedbirleri alarak Allah(c.c)'a sığınır. Sıkıntılarının hayattayken kurtulamasa da ahireti için sınırsız bir ecir kaynağı, olgunlaşması için büyük fırsatlar olduğunu bilir. Bu sıkıntılar onun ruhi dengesini, dirayet ve kararlılığını kafirler gibi etkilemez.

İnançsızların sandığı gibi mutsuzluk asla hayatın bir gerçeği değildir. Tam tersine insanların içerisine düştükleri bu sıkıntının çözümü Kur'an'da bildirilmiştir. Allah(c.c) Rad Suresinin 28 nci ayetinde, "İman edenlerin kalpleri Allah’ın zikriyle huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzura kavuşur." buyurarak insanlara gerçek mutluluğun ancak iman ile elde edilebileceğini bildirmiştir. Bu mübarek ayet gibi İslam'a davet ve namaz çağrısı olarak günde beş kez okunmakta olan ezanlar da, insanlık için aynı zamanda bir özgürlük ve felah (kurtuluş, huzur ve mutluluk) çağrısıdır. İnsanlar mutluluğa ancak var olmalarındaki anlam ve hikmeti, her şeyin Allah(c.c)'tan olduğunu yani kaderi, hür ve korkusuz bir hayata bir tek Allah(c.c)'a hamd ve kulluk ederek ve O'nun dostluğunu kazanarak ulaşabileceğini kavrayıp iman ederek ulaşabilirler. Nitekim Allah(c.c), Nahl Suresinin 97 nci ayetinde "Erkek olsun, kadın olsun, bir mü'min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz." buyurarak iman edip, salih amel işleyen kullarına dünyada ve ahirette güzel bir hayat yaşatacağını vadetmiştir. Yine Yunus Suresinin 62, 63 ve 64 ncü ayetlerinde Allah(c.c) takva sahibi müminlere hem dünya ve hemde ahiret hayatında müjdeler olduğunu bildirmiştir. "Açın gözünüzü! Allah'ın dostları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar. Onlar ki, iman etmişler ve Allah'a karşı gelmekten sakınmışlardır. Onlara dünya hayatında da, ahiret hayatında da müjdeler vardır. Allah'ın sözlerinde değişiklik yoktur. İşte bu en büyük kurtuluştur."

Korku, üzüntü, ümitsizlik, tedirginlik, karamsarlık gibi inkarcıların karakteristik özelliği olan olumsuz duygular, onların cehennemde çekecekleri azabın manevi kısmının bu dünyadaki küçük bir başlangıcını oluştururlar. Taha Suresinin 124 ncü ayetinde "Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz." Enam Suresinin 125 nci ayetinde ise "Allah, her kimi doğruya erdirmek isterse, onun göğsünü İslâm’a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun da göğsünü göğe çıkıyormuşçasına daraltır, sıkar. Allah, inanmayanlara azap (ve sıkıntıyı) işte böyle verir." buyurulmuştur. Bu ayetlerden Allah(c.c)'ın kendilerine rahmet olarak gösterdiği yoldan yüz çevirip sapan insanların, ahiret azabından önce dünyadayken de sıkıntılı, mutsuz ve azap dolu bir hayat yaşayacakları anlaşılmaktadır. Yine Tur Suresinin 45, 46 ve 47 nci ayetlerinde "Artık sen çarpılacakları günlerine kadar onları kendi hâllerine bırak. O gün tuzakları kendilerine hiçbir fayda vermeyecektir ve kendilerine yardım da edilmeyecektir. Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler." buyurularak ahiretten önce kafirlerin çoğunun farkında olmadığı başka bir azabın başlayacağına işaret edilmiştir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: