Şirk

     Allah (c.c)'ın asla affetmeyeceğini bildirdiği en büyük günah olan Allah (c.c)'a ortak koşmanın sanki sadece Asr-ı Saadet döneminde kırılıp yıkılan taş ve çamurdan yapılmış putlara tapmaktan ibaret olduğuymuş gibi algılanabilecek anlatımlardan kaçınmamız gerektiğine inanıyoruz. Allah (c.c)'ın son kelâmı, hükmü kıyamete kadar baki ezelî fermanı olan Kur'an da Allah (c.c)'a ortak koşmakla (şirk) ilgili bir çok ayet varken, şeytanın bizi, bu zamanda artık böyle şeyler olmaz deme gafletine düşürmesinden Rabbim hepimizi korusun. Şirkin sadece taş ve çamurdan yapılmış putlara tapmaktan ibaret olmadığını en iyi aşağıdaki ayeti kerime ortaya koyuyor.

Bismillahirrahmanirrahim...

TEVBE - 31 "Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi...

Tefsir:"Allah'ın emrine, hakkın hükmüne değil, onların hükümlerine, onların iradelerine tabi oldular. Onlara Allah'a tapar gibi taptılar, hatta Allah'ı bırakıp onlara taptılar, Allah'ın emirlerini bırakıp, açıkça Allah'ın emirlerine ters düşen keyfî arzularına itaat eylediler. Allah'ın haram kıldığı şeyleri onların emriyle helâl gördüler. Allah'ın "yapmayın" dediği şeyleri yaptılar, "yapın" dediklerini de yapmadılar. Allah'ın emir ve yasaklarını değil de onların emir ve yasaklarını dinlediler. Onlara, Allah'ın emirlerini uygulayan, O'nun dininin hükümlerini anlayıp anlatan kimseler gözüyle değil de, dinde sanki Allah gibi hükümler vermeye ve kurallar koymaya yetkili imişler gibi baktılar. Doğrudan doğruya kendi yanlarından şeriat vaz'etmeye, dini hükümler koymaya hakları varmış, sanki birer müdebbir rabmış gibi baktılar. Onların iradelerine heva ve heveslerine uydular. 

        Nitekim bu âyetin mânâsı hakkında meşhur Hatim-i Tâî'nin oğlu Adiy demiştir ki: "Resulullah'a geldim, boynumda altından bir haç vardı, ki Adiy o zaman henüz müslüman olmamıştı ve hıristiyandı, Resulullah Berâetün Sûresi'ni okuyordu, bana "ya Adiy şu boynundaki veseni at" buyurdu. Ben de çıkardım attım. "Allah'tan başka hahamlarını ve rahiplerini de rab edindiler." anlamına olan âyetine geldi, ben, ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi, dedim. Resulullah buyurdu ki: "Allah'ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?" Ben de "evet" dedim. "İşte bu onlara ibadettir." buyurdu.

       Rebi' demiştir ki, "Bu rablık İsrailoğulları'nda nasıl idi?" diye Abdul'âli-ye'ye sordum. O da "Genellikle Allah'ın kitabında hahamların sözlerine aykırı olan âyetler bulurlar, bununla beraber kitabın hükmünü bırakırlar da hahamların sözlerini tutarlardı." dedi.

       Bu rivayetler şunu gösterir ki, herhangi birini rab edinmiş olmak için behemahal ona "rab" adını vermiş olmak şart değildir. Allah'ın emrine uygun olup olmadığını hesaba katmayarak, onun emrine uymak ve özellikle de dinin hükümlerine ait olan hususlarda onu kural koymaya yetkili sanıp ne söylerse, ne emrederse doğru farzetmek, ona uyduğu zaman Allah'ın emrine ters düşeceğini düşünmeden hareket etmek, onun emirlerini taparcasına yerine getirmek onu rab edinmek ve ona tapmak demektir..."

Alıntı: KURAN'I KERİM TEFSİRİ 
ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR


Bismillahirrahmanirrahim...

Lokman/13 - Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk), 
elbette büyük bir zulümdür."

 Lokman/14 - Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da 
iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır.

 Lokman/15 - Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat 
dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber 
vereceğim.

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi...

Yine şirkin büyük bir zulüm olduğunu bildiren Lokman Suresinin 13 ncü ayetini takip eden ayette ise, itaat ve şükre dikkat çekilerek bunların sırasıyla Allah (c.c)'a, anneye ve babaya yapılması gerektiği emrediliyor. Bu ayetlerden Allah (c.c)'a ortak koşma konusunun sadece taştan, çamurdan putlar olmayıp, bizi Allah (c.c)'a ortak koşmaya zorlamadıkça anne ve babamız haricindeki kişilere mutlak itaat ve şükrün de bir 
nevi şirk olabileceğini anlayabiliriz.

 O zaman hayattaki rolü, statüsü, mevkisi...ne olursa olsun fert veya toplum olarak iyiliğini gördüğümüz, herhangi bir konuda beğendiğimiz, önemsediğimiz kişilere olan itaat ve şükür duygularımız hiçbir zaman mutlak itaat ve şükre dönüşmemeli, bu insanlara sadece Allah (c.c)'ın bizlere verdiği bazı nimetlere vesile olmalarından ötürü dua ve teşekkürden başka bir değer ve rol yüklenmemelidir demek herhalde yanlış olmaz.

 (En doğrusunu Allah (c.c) bilir.)

OKU


Yararlanılan Kaynaklar: Sosyal Medya, Kuran ve Hadis Meal/Tefsirleri

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: