Kader Nedir?

Yaratmakla ilgili ayetlerden Allah(c.c)'ın bir şeyi dilediğinde ona "Ol!" demesiyle o şeyin hemen oluverdiğini anlıyoruz. Bu da demektir ki dünya ve ahiret hayatına ait tüm olaylar da, Allah(c.c)'ın ezelde dilemesiyle idrak edemeyeceğimiz sonsuz küçüklükte "bir an" içinde olmuş ve bitmiştir. Bu şekilde Allah(c.c)'ın, ezelden ebede kadar yaratılacak şeylerin varlığını ezelde dilemesine kader, Bütün bu şeylerin, vakti geldiğinde kadere uygun olarak yaratılmasına ise kaza denir.

Allah(c.c) lütufta bulunarak her şeyi yaratmasını bir sebebe bağladı. Belirli şeyleri, belli sebeplerle yaratmayı diledi. İmtihanın gereği olarak İşlerini sebeplerin altına gizledi. Kudretini sebepler altında sakladı. Allah(c.c) işlerini sebeplerle yaratmamış olsaydı, kimse kimseye muhtaç olmazdı. Herkes, her şeyi Allah(c.c) dan ister, hiçbir şeye başvurmazdı. Böyle olunca, insanlar arasında, amir, memur, işçi, sanatkar, talebe, hoca ve nice insanlık bağları kalmaz, dünya ve ahiretin düzeni bozulurdu. Güzel ile çirkin, iyi ile kötü ve itaatkar ile asi arasında fark kalmazdı.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Hayır ve Şerrin Allah(c.c)'tan Olduğuna Dair Bazı Ayetler

Bismillahirrahmanirrahim.

Nisa (78-79) "Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: 'Bu Allah'tandır' derler, bir kötülüğe uğrarlarsa 'Bu, senin tarafındandır' derler. De ki: 'Hepsi Allah'tandır'. Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?

Yunus-11 "Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız."

Furkan-2 "Herşeyi bir ölçü ile yaratıp kaderini belirleyen de Odur."

Kasas-68 "Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir."

Saffat-96 "Halbuki sizi de yaptığınız şeyleri de yaratan Yüce Allah’tır."

Zumer-62 "Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şeye vekildir."

Kamer-49 "Hiç şüphesiz, biz her şeyi bir kader ile yarattık."

Hadid-22 "Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır."

İnsan-30 "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Doğrusu Allah, bilendir, Hakim'dir."

Tekvir-29 "Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.


Zaman ve mekandan münezzeh olan Allah(c.c) Katında geçmiş, gelecek ve şu an hepsi birdir; Hayatımızı bir film şeridi olarak düşünürsek, tıpkı zaman boyutunda olduğumuz gibi şeridin içindeki film karelerine hapsolmuş oluruz; Bu durumda her kareyi yaşayıp, kaderimize tanık olmadan şeridin ilerisini görme gibi imkanımız hiçbir zaman olmayacaktır. Oysa Allah(c.c), dünya ve ahiret hayatımızın tamamını aynı anda görür ve bilir. Bundan dolayı Kur’an’da gelecek zamanla ilgili bazı olaylar, kıssalar, cennet, cehennemle ilgili bazı ayetler şimdiki bazen de geçmiş zaman kipiyle anlatılır. Bundan da anlıyoruz ki İnsanın kaderi yalnız dünya hayatını değil, ahiret hayatını da içermektedir.

Doğruyu Bulup Hüküm Vermede Sahabenin Rolü

İslam'ı layıkıyla yaşayan müslümanların örf ve adetleri fıtrata ters düşemez; Çünkü Rum Suresinin 30 ncu ayetinde İslam'ın fıtrat dini olduğu bildirilmiştir. Bu nedenledir ki hakkında ayet ve hadis bulunmayan meselelerin çözümünde örf ve adetler, ikinci derecede delil olarak kabul edilmiştir. İslam Ümmet'i, Ali İmran Suresinin 110 ncu ayetinde insanlara örnek olan, iyiliği emredip kötülükten men eden ve Allah(c.c)'a inanan hayırlı bir topluluk olarak tanımlanmıştır; Bu da böyle bir topluluktaki fertlerin dalaletten uzak durup, daima doğru şeyler üzerinde ittifak ettiklerini göstermektedir.

Ancak müslümanlar sahabe döneminden sonra imanlarının gereğini layıkıyla yerine getiremedikleri için, insanlığa örnek ve rehber olma liyakatini zamanla kaybetmişlerdir. Dolayısıyla Ali İmran Suresinin 110 ncu ayetinde belirtilen vasıflara sadece Tevbe Suresinin 100 ncü ayetinde Allah(c.c)’ın hoşnutluğunu kazandıkları ve kendilerine ebedi kalacakları cennetler hazırlandığı bildirilen sahabeler sahip olabilmişlerdir.

Bakara Suresinin 143 ncü ayetinde aşırılığa gitmeden orta yolda giderek insanlara örnek ve model olduğu bildirilen ümmetin de yine sahabeler olduğu kanaatindeyiz; Çünkü günümüze kadar sadece onlar Kur'an'daki tanımına uygun, en hayırlı İslam Ümmeti olabilmenin gereklerini yerine getirebilmişlerdir. Dolayısıyla Tevbe Suresinin 100 ncü ayetinde iyilik yolunda izinde gitmemiz emredilen sahabe, Kur'an ve Sünnet'te çözümü olmayan yeni meselelerin çözümünde de referans alınması gereken yegane ümmettir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-143 "Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık..."

Kuran'ı Okuyup Anlayıp Manasıyla Amel Etmeyenlerin Durumu

Bismillahirrahmanirrahim

Cuma-5 "Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez."


Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

En Büyük Tehlike "Şirk"

Bismillahirrahmanirrahim...

Lokman-13 "Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk),
elbette büyük bir zulümdür."


Lokman-14 "Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır."

Lokman-15 "Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim."


Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi...

Şirkin büyük bir zulüm olduğunu bildiren Lokman Suresinin 13 ncü ayetini takip eden ayette, itaat ve şükre dikkat çekilerek bunların sırasıyla Allah (c.c)'a ve bizi Allah (c.c)'a ortak koşmaya zorlamadıkları sürece anneye ve babaya da yapılması gerektiği emrediliyor.

Bu ayetler ışığında Allah (c.c)'a ortak koşma konusunun bazılarının sandığı gibi sadece taştan, çamurdan putlara tapmak şeklinde olmayıp, Peygamber Efendimiz(s.a.v)'den sonra Kuran'da Nisa-59'ncu ayette bildirilen "bizden olan emir sahipleri" ve yukarıdaki ayetlerde bildirilen anne ve baba  haricindeki kişilere mutlak itaat ve şükrün de bir nevi şirk olabileceğine işaret edildiği kanaatindeyiz.


Bu nedenle diyebiliriz ki hayattaki rolü, statüsü, mevkisi...ne olursa olsun fert veya toplum olarak iyiliğini gördüğümüz, herhangi bir konuda önemsediğimiz, beğendiğimiz veya hayran olduğumuz  kişilere olan duygularımız asla mutlak itaat ve şükre dönüşmemeli ve bu insanlara sadece Allah (c.c)'ın bizlere verdiği bazı nimetlere vesile olmalarından ötürü dua ile teşekkür etmekten başka değer ve rol yüklenmemelidir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

"Tapmak" Nedir?

Bismillahirrahmanirrahim... 

TEVBE - 31 "Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi...

TEFSİRİ: "...herhangi birini rab edinmiş olmak için behemahal ona "rab" adını vermiş olmak şart değildir. Allah'ın emrine uygun olup olmadığını hesaba katmayarak, onun emrine uymak ve özellikle de dinin hükümlerine ait olan hususlarda onu kural koymaya yetkili sanıp ne söylerse, ne emrederse doğru farzetmek, ona uyduğu zaman Allah'ın emrine ters düşeceğini düşünmeden hareket etmek, onun emirlerini taparcasına yerine getirmek onu rab edinmek ve ona tapmak demektir..."

Nitekim bu âyetin mânâsı hakkında meşhur Hatim-i Tâî'nin oğlu Adiy demiştir ki: "Resulullah'a geldim, boynumda altından bir haç vardı, ki Adiy o zaman henüz müslüman olmamıştı ve hıristiyandı, Resulullah Berâetün Sûresi'ni okuyordu, bana "ya Adiy şu boynundaki veseni at" buyurdu. Ben de çıkardım attım. "Allah'tan başka hahamlarını ve rahiplerini de rab edindiler." anlamındaki âyet geldi, ben, ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi, dedim.

Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: "Allah'ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?" Ben de "evet" dedim. "İşte bu onlara ibadettir." buyurdu. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: