İslam ve Bilim

Elinde henüz okuyacağı hiçbir metin olmadığı halde, Peygamber Efendimiz(s.a.v)'e ilk vahiy olarak "Oku" ayetinin indirilmesi, okumanın bildiğimiz anlamı dışında insanı ve kainatı da kapsayan daha genel bir anlamı olduğunu akla getirmektedir. Nitekim Kur'an'ın bütünlüğü bağlamında irdelediğimizde "Oku" emrinin, tüm varlıklarla beraber insanın içinde bulunduğu kainat kitabını da kapsadığı anlaşılmaktadır.

İslam, Allah(c.c)'ın sonsuz kudretinin delili olan tüm mevcudattaki hayranlık uyandıran sanatının tefekkür edilmesini, yaratılışın nasıl olduğunun anlaşılmaya çalışılmasını teşvik etmektedir. Denizlerde yüzen gemilerden, havada kuşların nasıl uçtuğundan bahseden ayetlerde olduğu gibi, Kur'an'da gerek bilimsel yasalara, gerekse teknolojiden yararlanılmasına dikkat çekilmiş; Bilenlerle bilmeyenlerin bir olamayacağı ve Allah(c.c)’a gereğince derin saygı duyanların ancak alimler olduğu  ifade edilmiştir.

Allah(c.c)'ın yaratmasını sebeplerin arkasında gizleyerek, imtihan ortamındaki insan aklının kabul edeceği kurallar zinciri içinde yaratmasına sünnetullah, sebeplerin insanlar tarafından keşfedilmesi faaliyetine ise bilim diyoruz. Bilim insanın evrendeki ilahi sanatın ve mesajın sahibini layıkıyla tanıyıp, ilahi kudretin büyüklüğünü layıkıyla takdir edebilmesinde ve devamında gelen teknoloji ile madde üzerindeki tasarruf gücünü daha etkin olarak kullanabilmesinde önemli rol oynar. Bunu layıkıyla yapamayan insan her şeyden önce akıl gibi büyük bir nimeti kullanamamış, dünyayı Allah(c.c) yolunda gereği gibi imar edememiş olur.

Suyun kaldırma kuvveti, yer çekimi kanunu gibi kesin olarak ispatlanmış bilimsel yasalar sürekli olarak geçerliliğini koruyup değişmezken, virüslerin bakterilerden, atom altı parçacıklarının atomdan sonra bulunması gibi yeni buluşlar nedeniyle eski keşiflerin içeriği gelişmekte; Hipotez ve kurama dayalı bazı bilimsel çalışmaların sonuçları ise zamanla değişebilmektedir; Çünkü gerek bireysel, gerekse evrensel anlamda sürekli bir tekamül söz konusu olduğundan, değişen idrak seviyelerini tatmin edebilecek şekilde bunların güncellenmesi gerekmektedir. Örneğin günümüzde kabul gören güneş merkezli evren modelinden önce, antik çağ'dan itibaren kabul görmeye başlayan ve orta çağa egemen olan yer merkezli evren modeli kabul görüyordu; Yani yıldızlar ve gezegenlerin dünyanın etrafında döndüğüne inanılıyordu. Bu durum bize Kur'an'daki ayetlerin anlaşılması ile ilgili muhkem ve müteşabih ayet farkını çağrıştırmaktadır.

Sonuç olarak; Bilimde yer merkezli ve güneş merkezli evren kuramları gibi birbirine zıt olgular dahi söz konusu olabiliyorken, Kur'an ayetlerinin hiç birisinin aksi ispat edilememekte; Evrendeki yaratılış yasalarını net bir şekilde ortaya koyan tüm bilimsel çalışmalar, istisnasız olarak Kur'an'la ittifak etmektedir. Bu nedenledir ki, Kur'an'a, akla ve yaratılışın yasalarına, yani fıtrata aykırı hiçbir bilgi İslami açıdan işlevsel olamayacağı için, bilimsel çalışmalar mutlaka Kur'an'ın rehberliğinde yürütülmelidir. Ayrıca bilim vasıtasıyla gerçekleştirilen her türlü keşif ve icatlarda hedef maddi kazanç veya menfaat değil, Allah(c.c)’ın rızası, hoşnutluğu ve dinine yardım olmalı; Allah(c.c)’ın yarattığını bozup değiştirerek doğaya, insanlığa zararlı sonuçları olabilecek, felaketlere yol açabilecek bilim ve teknolojiden uzak durulmalıdır.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

Peygamber Gönderilmeyen Kavim Yoktur

Hz.Muhammed(s.a.v)'den önceki tüm peygamberler, kendi kavimlerine gönderilmiştir; (İlgili ayet ve hadisler için, "İslam Tüm İnsanlığa Gönderilmiştir" adlı yazımıza bakınız.) Bunun nedeninin dönemlerindeki ulaşım ve iletişim imkanlarının yetersizliğiyle ilgili olduğu kanaatindeyiz. Bilindiği üzere eskiden iletişim imkanları son derece kısıtlı idi. Aralarında bir dağ olan iki kavmin birbirinden haberi olamayabiliyordu. Bu nedenle aynı zamanda ve yakın mekanlarda bile aynı anda birden fazla peygamber görevlendiriliyordu. Bu nedenle bir kavme kısa aralıklarla gönderilen peygamberler baba-oğul ya da kardeş olabiliyorlardı. Bu durum Kuran'da sık sık ifade edilmiştir.

Ulaşım ve iletişim imkanlarının zamanla gelişmesi sonucunda dünyamız, küreselleşme sürecini tamamlayarak günümüzde adeta küçük bir kasaba haline dönüşmüştür. Bu açıdan Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in son peygamber olarak tüm insanlığa gönderilmiş olmasının da aynı zamanda bir mucize olduğuna şahit olmaktayız. Çünkü günümüzdeki ceplere kadar giren telefon, internet, basın, televizyon ve radyo gibi gerek iletişim ve gerekse hava, kara, deniz ve demir yolları gibi ulaşım imkanları, dünyanın neresinde olursa olsun her kesimden insanların kolaylıkla İslam'la tanışmalarına vesile olabilmektedir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.

Enam-42 "Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de peygamberler gönderdik.."

Rad-38 "Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik..."

Rad-7 "...Her kavim için de bir yol gösteren vardır."

Hicr-10 "Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik."

Nahl-36 "Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik..."

Nahl-44 "(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik..."

Nahl-63 "Allah’a and olsun, senden önceki ümmetlere de (Peygamber’ler) göndermişizdir..."

Mü'minun-44 "Sonra arka arkaya peygamberlerimizi gönderdik..."

Furkan (51-52) "Dileseydik elbette her köye bir uyarıcı gönderirdik.(Fakat evrensel uyarıcılık görevini sana verdik.) O halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur'an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!

Rum-47 "Andolsun, senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik..."

Mümin-78 "Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var... "

Fatır-24 "Şüphesiz biz, seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın."

Zuhruf-6 "Sizden evvelki toplumlara da nice peygamberler gönderdik."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: