Zumer-53 ncü ayette her günahın tövbe edildiği taktirde bağışlanacağı buyrulmuştur. Buna şirk de dahildir. Nisa-116 ncı ayette Allah(c.c)’ın asla bağışlamayacağını buyurduğu şirk, tövbe etmeden ölenlerin şirkidir. Bakara( 161-162-217), Ali İmran-91 ve Muhammed-34 ncü ayetleri bu gerçeğe delil olarak gösterebiliriz. Bu ayetlerde tüm inkarcıların "kafir olarak ölmeleri" halinde affedilmeyeceği buyrulmaktadır.
Bismillahirrahmanirrahim.
Bakara (161-162) "(Âyetlerimizi) inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların lâneti onların üzerinedir.Onlar ebediyen lânet içinde kalırlar. Artık ne azapları hafifletilir ne de onların yüzlerine bakılır."
Bakara-217 "...Sizden her kim dininden döner de kafir olarak ölürse, onların yaptığı ameller dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Ve onlar Cehennem ehlidirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır."
Ali İmran-91 "Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur."
Nisa-116 "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır."
Taha-74 "Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, kesinlikle ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de yaşar."
Zumer (33-35) "Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler, işte onlar takvâ sahipleridir. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, muhsinlerin mükâfatıdır. Allah bununla onların yaptıklarının en kötülerini bile örtecek ve yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlarını verecektir."
Zumer-53 "De ki: Ey nefisleri aleyhine haddini aşmış olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Hiç kuşkusuz, O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
Muhammed-34 "Şüphesiz ki, inkâr edip, Allah yolundan saptıran, sonra da kâfir olarak ölenlere gelince Allah onları asla bağışlamayacaktır."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Zumer-53 Tefsiri: ...İbnü Abbas'tan rivayet edildiğine göre de Mekkeliler şöyle demişler: "Muhammed, iddia ediyor ki, putlara tapan, Allah ile beraber diğer bir ilâha dua eden ve Allah'ın muhterem kıldığı (öldürülmesini haram ettiği) bir insanı öldüren kimseler bağışlanmaz, o halde biz nasıl hicret eder, müslüman oluruz? Putlara tapınmış, adam öldürmüşüz, şirk ehliyiz."(1) Bunun üzerine Allah Teâlâ "De ki: Ey kendi nefislerine karşı israf eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." âyetini indirdi. Bununla birlikte âyetin iniş sebebi, kâfirlerin İslâm'a girmesi meselesi ise de, mânânın asilerin tevbesine de şamil olduğunda şüphe yoktur. O haydi haydi sabit olur. Demek ki "Şüphe yok ki Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz." (Nisâ, 4/48) âyeti gereğince şirkin bağışlanmaması, tevbe edilmediği takdirdedir. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
Zumer-35 Tefsiri: Allah teala bu âyet-i kerime ile, mümin olduğu halde günah işleyenlerin cennette verilen nimetlerden mahrum bırakılmayacaklarına işaret buyurmaktadır. Tâ ki günahkarlar ümitsizliğe kapılmasın, Allahtan günahlarının affını dileyip nimetlerine mazhar olmaya çalışsınlar.(TaberiTefsiri)
Resulullah (s.a.v) Efendimiz buyurdular ki:
"Allahü teâlâ, tevbe edenin günahlarını, yazıcı meleklerine unutturduğu gibi, kulun kendi organlarına ve dünyada bunu bilenlere de, unutturur. O kimse, Allahü teâlâya kavuşunca, artık günahı sebebiyle aleyhine şahitlik edecek kimse kalmaz." [İ.Asakir]
"Günahtan tam dönen ve tövbe eden, o günahı hiç işlememiş gibidir." [İbn Mace, Zühd 30]
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU
Tövbenin Önemi
Nahl-61 nci ve Fatır-45 nci ayetlerinden her insanın günah işleyebileceğine vurgu yapıldığı kanaatindeyiz. Aşağıda sunduğumuz ilk iki hadis de adeta bu ayetlerin tefsiri niteliğindedir. Müminlerin vasıflarından bahseden ilgili ayet ve hadislerden mümin olanın günahta ısrar etmeyeceği anlaşılmaktadır. Yani Müslüman günah işleyebilen fakat işleyebileceği günahtan pişmanlık duyarak derhal tövbe ve istiğfar edendir. Müslümanın nasuh bir tövbe ile yapmış olduğu günah ve kusurlardan kurtulup, o günah ve hataları hiç yapmamış gibi tertemiz olacağı ayet ve hadislerle müjdelenmiştir. Bunun en güzel örneği, Hz.Adem(a.s) ile Hz.Havva'nın dünyaya yeniden gelmiş gibi hayatlarına beyaz bir sayfa açılmasına ve insanlık tarihinin başlamasına vesile olan tövbeleridir.
Günahkar günah işleyen değil, günahta ısrar eden anlamına geldiği için "günahkar müslüman" tabirinin kullanılmasının Kalem-36 ncı ayete göre uygun olmayacağı kanaatindeyiz. Ayette buyurulduğu gibi müslüman(teslim olan), günahkar(teslim olmaktan kaçınan mücrim, suçlu...) la bir tutulamaz; Çünkü müslüman ve günahkar kavramları birbirinin zıddıdır. Günahta ısrar etmek bir nevi isyandır; Bu nedenle Kur'anın günahkara verdiği tabir mücrim (cürümü/günahı hayat tarzı haline getiren, suçlu ) dir ki Müddessir(38-48) nci ayetlerde onların cehenneme atılacağı ve hiçbir şefaatçiden fayda görmiyecekleri buyrulmaktadır.
Ölene dek devam eden dünya imtihanının neticesini Allah(c.c)'tan başka kimse bilemez. İnkar eden insanın potansiyel olarak her an mümin olma ihtimali olduğu gibi, inanan bir insanın da her an dinden çıkma ihtimali olduğu unutulmamalıdır. Mühim olan Müslüman olarak ölebilmektir.
Başka bir deyişle Müslüman doğulmaz; Müslüman olunur. İster Müslüman bir ailede, ister kafir bir ailede doğmuş olsun; Her insanın Müslüman olduğu vakit, ergenlikten itibaren aklını kullanarak iman edip, İslam'ın tüm gereklerini yerine getirme kararlılık ve azmine ulaştığı gün ve saattir. Bu şekilde hidayet nasip olan İnsanın, ergenlikten Müslüman olduğu ana kadarki İslam'a aykırı tüm amelleri ile vaktinde yerine getirmediği namaz, zekat ve oruç gibi tüm dini vecibeleri için tövbe etmesi, telafisi mümkün olanları ise yerine getirmesi gerekir.
Bununla ilgili olduğunu düşündüğümüz Furkan (70-71) nci ile Zümer (33-35) nci ayetlerden, tövbe eden kulun günahlarının silinmesine ilave olarak, Müslüman olmadan önceki yaptığı iyiliklerin de tövbeyle birlikte değer kazanarak sevaba dönüşeceğini anlamaktayız.
En doğrusunu Allah (c.c) bilir.
İbadet Yapmayanların Sığındıkları Bazı Bahaneler
Bazıları "Benim kalbim temiz, ben iyi bir insanım" kuruntularıyla ibadeti ihmal ederler. Bakın bu hususta Cenabı Allah(c.c) ne buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim...
Nisa-49 "Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl kadar zulme uğratılmaz."
Necm-32 "...Kendinizi beğenip temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Necm-32 Tefsirinden:...nefislerinizi temize çıkarmayın. Yani kendinizi hiç günahsız, kusursuz ve tertemiz kabul ederek öğünmeyin. Farkında olmadan birçok kusurunuz olabilir. Tamamıyla korunup müttaki olanı en fazla O bilir Çünkü her halinize vakıf olan O'dur. İyilerle kötüler ahirette Allah'ın huzurunda seçileceklerdir...(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
Toplumda çalışmanın ibadet sayılacağı şeklinde bir düşünce de hâkimdir. Bu kanaat, farz ibadetinde ihmalkârlık gösteren birçok insanın mazereti hâline gelmiştir. Böyleleri, “Dinimizde çalışmak da ibadettir. Ben çoluk çocuğumun rızkını temin için çalışıyorum” bahanesiyle tembelliğini örtbas etmeye çalışırlar.
Evet, çalışma da bir nevi ibadettir. Ama çalışma, ibadetle beraber olunca ibadet sayılır. Çalışmanın ibadet sayılabilmesi için İlahi emirleri ifa, yasaklardan da kaçınmak gerekir. Nitekim iki namaz vakti arasında kalan diğer saatlerin, vakit namazları kılındığı takdirde bir ibadet şekline geleceği ve iki namaz arasında işlenen günahların affedileceği hadis-i şeriflerde verilen müjdeler arasındadır.
"Çok derin düşünme, yoksa kafayı yersin","sen hoca mısın?", "fazla dalma uçacaksın" gibi Kuran'a tamamıyla ters düşen yanlış, mesnetsiz ve alaycı iddialarla maneviyata ilgi duyanlar maalesef yanlış yönlendirilmektedir.
Bazı dar düşünenceliler bilmemenin, cahilliğin mazaret olacağını sanıp dini konuları okuyup öğrenmekten kaçınırlar, hatta sorumlulukları artacak diye korkarlar. Oysa öğrenmesi farz olan şeyi bilmemek özür olmaz, aksine günah olur.
Bir hadis-i şerif meali: "Aynı günahı işleyen âlime bir, cahile iki günah yazılır. Âlim, yalnız günahın cezasını; cahil ise, hem günahın, hem de o meseleyi öğrenmemenin cezasını çeker." [Deylemi]
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU
Bismillahirrahmanirrahim...
Nisa-49 "Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi? Hayır! Allah dilediğini temize çıkarır ve hiç kimse kıl kadar zulme uğratılmaz."
Necm-32 "...Kendinizi beğenip temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir."
Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.
Necm-32 Tefsirinden:...nefislerinizi temize çıkarmayın. Yani kendinizi hiç günahsız, kusursuz ve tertemiz kabul ederek öğünmeyin. Farkında olmadan birçok kusurunuz olabilir. Tamamıyla korunup müttaki olanı en fazla O bilir Çünkü her halinize vakıf olan O'dur. İyilerle kötüler ahirette Allah'ın huzurunda seçileceklerdir...(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)
Toplumda çalışmanın ibadet sayılacağı şeklinde bir düşünce de hâkimdir. Bu kanaat, farz ibadetinde ihmalkârlık gösteren birçok insanın mazereti hâline gelmiştir. Böyleleri, “Dinimizde çalışmak da ibadettir. Ben çoluk çocuğumun rızkını temin için çalışıyorum” bahanesiyle tembelliğini örtbas etmeye çalışırlar.
Evet, çalışma da bir nevi ibadettir. Ama çalışma, ibadetle beraber olunca ibadet sayılır. Çalışmanın ibadet sayılabilmesi için İlahi emirleri ifa, yasaklardan da kaçınmak gerekir. Nitekim iki namaz vakti arasında kalan diğer saatlerin, vakit namazları kılındığı takdirde bir ibadet şekline geleceği ve iki namaz arasında işlenen günahların affedileceği hadis-i şeriflerde verilen müjdeler arasındadır.
"Çok derin düşünme, yoksa kafayı yersin","sen hoca mısın?", "fazla dalma uçacaksın" gibi Kuran'a tamamıyla ters düşen yanlış, mesnetsiz ve alaycı iddialarla maneviyata ilgi duyanlar maalesef yanlış yönlendirilmektedir.
Bazı dar düşünenceliler bilmemenin, cahilliğin mazaret olacağını sanıp dini konuları okuyup öğrenmekten kaçınırlar, hatta sorumlulukları artacak diye korkarlar. Oysa öğrenmesi farz olan şeyi bilmemek özür olmaz, aksine günah olur.
Bir hadis-i şerif meali: "Aynı günahı işleyen âlime bir, cahile iki günah yazılır. Âlim, yalnız günahın cezasını; cahil ise, hem günahın, hem de o meseleyi öğrenmemenin cezasını çeker." [Deylemi]
En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.
OKU
EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ:
-
Bismillahirrahmanirrahim. Bakara-43 “Hem namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, rükû edenlerle birlikte siz de rükû edin.” Bakara-125 ...
-
"O ki yarattığı her şey'i güzel yarattı..." (Secde-7) "Allah hayvanları da yarattı..." (Nahl-5) Hakir gördüğüm...
-
Liderlik, yönetim ve yönetim sorumluluğuyla ilgili ayet ve hadislerde işaret edilen ilke ve esasları maddeler şeklinde özetlersek; 1. ...
-
Bismillahirrahmanirrahim. [Nisa 59] "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibin...
-
Bismillahirrahmanirrahim. Nur-44 "Allah, geceyi ve gündüzü döndürüp duruyor. Şüphesiz bunda basiret sahibi olanlar için bir ibret vard...
-
Bismillahirrahmanirrahim. Enam-98 "Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vard...
-
Kur'an'ın tüm hükümleri kıyamete kadar bakidir. Kur'an'da nesh edilerek hükmü kaldırılmış veya tarihselleşmiş ayet yoktur...
-
Bismillahirrahmanirrahim. Ali imran-137 "Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünd...
-
İlk ayeti "Oku!" emriyle başlayan Kur'ân'ın içeriği olan ayetler gibi İnsan da, evren de kısaca yaratılmış olan her şey...
-
Bismillahirrahmanirrahim. Ankebut-57 "Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz." Ali İmran-185 "H...