Peygamber Efendimiz(s.a.v)'in Kuranı Terkeden Kavmini Şikayeti


Dini konuları kategorize etmek, maddelere, alt başlıklara, bölüm ve kısımlara ayırmak gibi akademik tarzda ele alıp açıklamaya çalışan bazı geleneksel din alimleri, okumaya insan oğlunun ömrünün yetemeyeceği düzeyde sayısız ciltler dolusu kitap yazmışlardır ve bugün de yazmaya devam etmektedirler. Bunun neticesinde her insanın anlayabileceği kolay, basit kavram ve konular bile maalesef zamanla içinden çıkılamıyacak hale dönüşmüştür.

Örneğin insanın kendisi yani kişilik gibi basit bir kavram, ruh, nefis, kalp, akıl gibi çeşitli bölümlere ayrıştırılmıştır. Veya şirk gibi Allah(c.c)’ın asla affetmeyeceğini bildirdiği ve bu nedenle en küçük zerresinden dahi korunmamız gereken en büyük günah bile, büyük şirk, küçük şirk, açık şirk gizli şirk...gibi kategorize edilerek izah edilmeye çalışılmıştır.


Bundan daha vahim olanı ise, çoğu İslam bilginleri, bazı ayetlerle çelişdikleri konularda kendilerinin yanılabileceğine hiç ihtimal vermeden görüşlerine ters düşen bazı ayetlerin nesh edildiğini ileri sürerek, Hicr Suresi’nin 9 ncu ayetinde bir tek harfi bile değişikliğe uğramadan korunacağı bildirilen Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerini yok sayma cüretinde dahi bulunmuşlardır. Birbirlerinden esinlenerek nesh konusunu bilimmiş gibi görüp, eserler yazıp öğretmişler; Birbirleriyle yarışırcasına kimi nesh edilen ayet sayısını beşe indirmiş, kimi de bu sayıyı 565’e kadar çıkarmıştır.

Ayrıca bu gibi eserlerin kaynak olarak okunmadan, veya bu bilgilere sahip birilerinin düşünce ve yorumlarına başvurulmadan Kur’an ve Sünnet’in her insan tarafından anlaşılamayacağı hurafesi ise Müslüman Dünyasına dayatılmıştır. Sonuç olarak, mübarek ayetlerde buyurulduğu gibi Cenab-ı Allah(c.c)’ın ayrım gözetmeden tüm kullarını mesul tutuğu Kitab’ından ve alemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamberinin(s.a.v) Sünnet’inden insanların hür ve özgürce herhangi bir aracı olmadan bizzat istifade etmeleri adeta engellenmiştir.

Allah(c.c) bizleri Kur’an ve Sünnet yolundan ayırmasın. (Amin!)

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.

Furkan (26-31) "İşte o gün, gerçek mülk (hükümranlık) çok merhametli olan Allah'ındır. Kafirler için de pek çetin bir gündür o. O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı (batıl yolcusunu) dost edinmeseydim Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder. Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler. (Resulüm!) İşte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar peyda ettik. Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Furkan-30 Tefsiri: Peygamber de, Ya Rab! demekte, yani bir taraftan da Peygamber Allah'a şöyle şikayet etmektedir: Kavmim bu Kur'ân'ı mehcur tuttular. Mehcur tutmak iki anlama gelir birisi terkedip uzak durmak, onunla amel etmemektir. Zira bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Her kim de Kur'ân'ı öğrenir de Mushaf'ını asar, ilgilenmez ve bakmazsa; kıyamet günü gelir, yakasına sarılır 'ya Rab! Bu kulun beni mehcûr tuttu (beni terkedip uzak kaldı, benimle amel etmedi), benimle arasında hüküm ver' der." Diğer anlamı ise; hakkında saçma sapan konuştular, evvelkilerin uydurma masalları dediler, demektir. Peygamberin bu şekilde şikayetini söylemek büyük bir tehdittir. Çünkü peygamberler kavmini Allah'a şikayet ettikleri zaman haklarında azab çabuklaştırılmış olur. (Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: