Şirk Ayrışma Bölünme ve Bozgunculuğun Anasıdır

Bismillahirrahmanirrahim.

Enam-159 "Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir."

Enbiya-93 "Fakat insanlar dinlerini paramparça ettiler. Hepsi de sonunda huzurumuza dönecekler"

Muminun-53 "(İnsanlar ise, din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir."

Ankebut-25 Ve İbrahim onlara dedi ki: “Siz Allah'ı bırakıp, dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olsun diye, putları ilahlar edindiniz. Daha sonra kıyamet gününde, birbirinizi tanımaz hale gelerek ve her biriniz diğerine lanet okuyarak, varıp barınacağınız cehenneme düşeceksiniz ve sizin için orada yardımcılardan bir kimse de bulunmayacaktır.”

Rum-32 "(O ortak koşanlardan olmayın ki onlar) Dinlerini parçaladılar ve bölük bölük oldular. Her parti kendi yanındakiyle sevin(ip övün)mektedir."

Şüphesiz Allah Doğruyu Söyledi.

Ankebut-25 nci ayette İnsanları bir araya getiren sevgi bağlarının oluşmasında rol oynaması bakımından putlaştırılan şeylerin, din konusunda gruplaşmalara neden olduğuna işaret edilmektedir.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU


İhlas ve Tevhid

Rehberimiz Kur'an ve Sünnet;
Tek Önderimiz Hz.Muhammed;
Gayrisine uymak olur Hakk'a ihanet;
En büyük düşmanımızdır şirk ve cehalet

Yeryüzünde insana bahşedildi hilafet;
Mührümüz Besmele her işimiz ibadet;
Allah(c.c)'a eş, ortak koşmaktır esaret;
İhlas ve Tevhiddir en hakiki hürriyet

Yaratan'dan başkası veremez hidayet;
Ne bir nimet, ne sağlık ne de afiyet...
Eğer kul Rabbini unutup ederse gaflet,
Amelini yok sayar ilahi adalet

Tubay Fırat

Şirk Nedir?

Bismillahirrahmanirrahim...

Tevbe-24 De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”

Tevbe-31 "Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir."

Ankebut-25 Ve İbrahim onlara dedi ki: “Siz Allah'ı bırakıp, dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olsun diye, putları ilahlar edindiniz. Daha sonra kıyamet gününde, birbirinizi tanımaz hale gelerek ve her biriniz diğerine lanet okuyarak, varıp barınacağınız cehenneme düşeceksiniz ve sizin için orada yardımcılardan bir kimse de bulunmayacaktır.”

Lokman-13 "Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk), elbette büyük bir zulümdür."

Lokman-14 "Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır."

Lokman-15 "Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim."

Lokman-25 "Andolsun ki onlara, «Gökleri ve yeri kim yarattı?» diye sorsan, mutlaka «Allah...» derler. De ki: (Öyleyse) övgü de yalnız Allah'a mahsustur, ama onların çoğu bilmezler."

Zumer-3 "İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Tevbe-24 ncü ayette dünya hayatına ait metaları, insanları ve insanların sevgilerini kazanmayı, Allah(c.c)’ın hoşnutluğundan daha öncelikli gören insanlar uyarılmaktadır:

Müslüman olmadan önce hıristiyan olan Hatim-i Tâî'nin oğlu Adiy

Tevbe-31 nci ayetle ilgili olarak "ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi" dediğinde cevap olarak Resulullah(s.a.v.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
 
"Allah'ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?" Ben de "evet" dedim. "İşte bu onlara ibadettir." buyurdu.(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)


Şirkin büyük bir zulüm olduğunu bildiren Lokman Suresinin 13 ncü ayetini takip eden ayette, itaat ve şükre dikkat çekilerek bunların sırasıyla Allah (c.c)'a ve bizi Allah (c.c)'a ortak koşmaya zorlamadıkları sürece anneye ve babaya da yapılması gerektiği, 25 nci ayette ise övgünün yalnız Allah(c.c)'a ait olduğu buyuruluyor.

Bu ayetler ve yukarıdaki rivayet ışığında Allah (c.c)'a ortak koşma konusunun bazılarının sandığı gibi sadece taştan, çamurdan putlara tapmak şeklinde olmayıp, Cenabı Allah(c.c)'ın müsaade ettikleri (Peygamber Efendimiz(s.a.v), Kuran'da Nisa-59'ncu ayette bildirilen "bizden olan emir sahipleri" ve yukarıdaki ayetlerde bildirilen anne ve baba) haricindekilere Allah(c.c) için olmayan itaat ve şükrün de bir nevi şirk olduğunu anlamaktayız.

İbadet etmek, aidiyet ihtiyacı insanın fıtratında mevcut olduğu için Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmeyenler bizzat kendisine taparak ya da tabiata, herhangi bir düşünce, teori, doktrin, ideoloji, felsefe, prensip veya yönetim sistemine veya ilahlaştırdıkları birtakım insanlara mutlak surette itaat ederek ibadet ihtiyaçlarını gidermeye çalışırlar. Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmekle beraber tam hakkıyla iman etmeyenler ise bu sayılanları kendilerini Allah(c.c)'a yaklaştırır veya şefaatçi olur ümidiyle Allah(c.c)'a ortak koşarlar.

Allah’a ortak koşan biri örneğin bir insanın güzelliğini överken, bu güzelliğin o kişiye ait olduğunu sanır. Bu, bir mimari eseri gezen ve beğendiği eserin güzelliğinin o esere ait olduğunu sanarak, o eseri öven insanın durumuna benzer. Oysa, asıl övülmesi gereken o eseri tasarlayıp yapan mimardır. Dolayısıyla, bir insan beğendiği bir güzellikle karşılaştığında, o güzelliği yaratan Rabbimiz’i düşünmeli; sevgisini, hoşnutluğunu ve şükrünü O’na yöneltmelidir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki hayattaki rolü, statüsü, mevkisi...ne olursa olsun fert veya toplum olarak iyiliği görülen, hayranlık uyandıracak başarılı işler yapanlara duyulabilecek sevgi konusunda "İbadetlerin en kıymetlisi, Allah için sevmek ve Allah için düşmanlıktır." [Ebu Davud] hadisi şerifi ölçü alınmalıdır; Yani böyle insanlara duyulacak sevgi veya nefret ancak Allah(c.c) için olmalıdır. Ve bu insanlara sadece Allah (c.c)'ın bizlere verdiği bazı nimetlere vesile olmalarından ötürü dua ile teşekkür etmekten başka değer ve rol yüklenmemelidir.

İman edenler, Allah,(c.c)’ın beğendiği güzel ahlaka sahip oldukları için en fazla sevgi, yakınlık ve dostluğu müminlere karşı duyarlar. Bu sevgi, soy, ırk gibi yakınlıklara ya da herhangi bir çıkara dayalı değildir. Paranın, makamın, kültürün ya da maddi değerlerin de hiçbir önemi yoktur. Bu şekilde Allah(c.c)’ın rızasına göre seven bir insan, en güzel ahlaklı, Allah(c.c)’a en bağlı, en takva sahibi olan kimseyi de doğal olarak herkesten daha çok sever. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (s.a.v) bütün müminler için en sevgili, en yakın dosttur.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU


EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: