İyiliği Emretmek Kötülükten Sakındırmak Allah(c.c)'ın Emridir.

Kimi birilerinin ardına düşer ben şucuyum, ben bucuyum diyerek avazı çıkarcasına bağırır herkese istediği gibi ilan eder; kimi takım tutar kanım aksa takımımın renginde akar diyerek övünür; kimi bir fikir akımı, doktrin gibi benimsediği herhangi bir düşünce sistemini rahatlıkla savunur.

Bunlar ve daha birçok bunlara benzer durumlarla ilgili kendini ifade etmek malumunuz üzere zamanımızda gayet normal karşılanırken, bir mümin de bir kardeşini bir iyiliğe çağırmak veya bir kötülük konusunda uyarmak istediğinde ise ne ilginçtir ki, bazıları bu duruma hiddetlenip "inancını kendine sakla! din Allah(c.c)'la kul arasındadır. Gösteriş riya yapma!..." ve buna benzer işlerine gelen uydurma gerekçelerle kötü birşey yapmış algısı uyandırıp mümin kardeşimizi susturmaya çalışırlar.

Oysa Cenab-ı Allah(c.c) konuyla ilgili bakın ne buyuruyor:

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-143 "Böylece sizi insanlara şahit ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık..."

Ali İmran-104 "Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır."

Ali İmran-110 "Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz..."

Ali İmran-114 "Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; iyiliği emreder, kötülükten menederler; hayırlı işlere koşuşurlar. İşte bunlar iyi insanlardandır."

Araf (163-165) "Onlara, deniz kıyısındaki kasabanın durumunu sor. Cumartesi yasaklarına tecavüz ediyorlardı. Cumartesileri balıklar sürüyle geliyor, başka günler gelmiyorlardı. Biz onları, yoldan çıkmaları sebebiyle böylece deniyorduk.Hani onlardan bir topluluk demişti ki: 'Siz, Allah’ın helâk edeceği veya şiddetli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?' Onlar da, 'Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)' demişlerdi. Artık ne zaman ki (onlar) kendilerine yapılan nasîhatleri unuttular, (biz de)kötülükten yasaklayanları kurtardık; zulmedenleri de isyân etmekte olduklarından dolayı şiddetli bir azâb ile yakaladık!"

Enfal-25 "Bir de öyle bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz (umuma sirayet ve hepsini perişan eder). Biliniz ki, Allah'ın azabı şiddetlidir."

Tevbe-71 "Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."

Taha-132 "Ailene namazı emret ve kendin de ona devam et. Senden rızık istemiyoruz. Sana da biz rızık veriyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınmanındır."

Hac-41 "Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır.

Lokman-17 "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Araf (163-165) Tefsiri:

Şeytanın En Tehlikeli Tuzağı Emaniyyedir

Bismillahirrahmanirrahim...

Bakara (78-79) "Onların bir kısmı da ümmîdir. Kitap nedir bilmezler. Bütün bildikleri, kendilerine anlatılan birtakım kuruntu ve uydurmalardır. Onlar sadece bir zan içindedirler. Artık vay o kimselerin hâline ki, kitâbı elleriyle yazarlar da, sonra onu az bir fiyata satabilmek için: 'Bu, Allah tarafındandır!' derler. İşte ellerinin yazdıkları yüzünden onların vay hâline! Kazanmakta olduklarından dolayı da vay onlara!

Nisa-(118-119) Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi. Onları mutlaka saptıracağım. Onları boş kuruntularla oyalayacağım. Onlara emredeceğim, benim emrimle hayvanların kulaklarını yaracaklar. Onlara emredeceğim, Allah'ın yaratışını değiştirecekler. ” Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse, şüphesiz ki o apaçık bir ziyana uğramıştır."

En'am-116 "Eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece «zann»a uyarlar ve saçmalarlar."

Lokman(6-7) "İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, kulağında bir ağırlık var da büyüklenerek arkasını döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele."

Necm-28 "Hâlbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyuruyorlar ki;


"Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." (Buhârî, İ lm, 12; Müslim, Cihâd, 6.)

"Allah'ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır." (Tirmizî, Daavât, 128);

"Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." (Tirmizî, Daavât, 68)


En anlaşılır ve en basit olan konuları bile aşırı teferruata boğup, çoğu zanna dayalı kanaat ve yorumlar içeren kalın kitaplara dönüştürmenin adeta moda olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu nedenle biz de bu konuyla ilgili olduğunu düşündüğümüz Kuran'da geçen emaniyye kavramına dikkatinizi çekmek istiyoruz. Zan, kuruntu... anlamlarına gelen emaniyye, Kuranı kerim, hadis ve sünnet dışında olan tahminlere, şahsi düşüncelere ve zanlara dayalı el yazması kitaplara ve benzeri yayınlara işaret etmekte ve bizim kanaatimizce bununla faydasız ilim kast edilmektedir.

Bir mucize olarak ister cahil, ister alim olsun her bilgi ve kültür düzeyindeki insanın idrak seviyesine hitap edebilen ve anlaşılır olan Kur'an-ı Kerim ve onu açıklayan hadis ve sünnet Peygamber Efendimiz(s.a.v) döneminde ve sonrasında sahabe için yeterliyken, günümüzde Kur'an ve Sünnetin dışında kütüphaneler dolusu ciltlerce neşriyat oluşmuş, buna televizyon, radyo, internet, gazete, dergi ve benzeri yazılı ve görsel medya da dahil olmuştur. Bu bilgi kargaşasının sonucunda ise, her kulun bizzat öğrenmek ve yerine getirmekle sorumlu olduğu ve kaynağı sadece Kur'an ve Sünnet olan dinimizle ilgili en temel bilgiler maalesef sözde alim ve hocaların tekeline bırakılmıştır. 

Sonuç olarak; eğer dinimizin tüm vecibelerini, emir ve yasaklarını bilen kişilere din alimi deniyorsa o zaman biz de her Müslüman aynı zamanda birer alimdir deriz; Çünkü bunları bilmek zaten akil baliğ yani mükellef olan her kulun olmazsa olmazı, en temel, en yegane vazifesidir. Yok her Müslümanın alim olması mümkün değil, çünkü alimler Kur'an ve Sünnetin dışında ciltlerce kitap dolusu daha fazla, daha farklı şeyler biliyorlar deniyorsa bu defa biz de deriz ki; o fazladan bildikleri şeylerin dinimizle hiç bir alakası yoktur. Bunlar faydasız, batıl yani gereksiz ilimdir.


Rabbim bizleri oyalayarak yolundan alıkoyacak, aklımızı bulandıracak, ibadetlerimizde bizleri evhamlara, vesveseye...sürükleyecek emaniyyeden, faydasız ilimlerden muhafaza eylesin.(Amin)

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

OKU

Kur'an'la Çelişen Rivayetler Hadis Olamaz

Bismillahirrahmanirrahim.

Nisa-82 "Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı."


Maide-44 "Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir."

Maide-49 " Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır."


Hud (1-2) "Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim

Nahl (43-44) Doğrusu senden önce de kendilerine kitaplar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun. Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler.

Zuhruf-44 "Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız."

Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi.

“Benden size gelen şeyi Allah’ın Kitabına arz edin. O’na uygunsa ben söylemişimdir. Şayet ona uygun değilse ben söylememişimdir.” (Değerlendirme için bk. Sağani, Ebu’l-Fezail, Mevzuat, Beyrut, 1985, s.76; Aclunî, Keşfu’l-Hafa, I, 86; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, I, 170; Suyuti, Miftah, 16.)

Bazılarına göre bu hadis sahih değildir. Dense de "Peygamber’in, işittiğimiz veya işitmediğimiz, söylediği her şey başımız ve gözümüz üstünedir..." diyen İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a) gibi bizler de Hadis ve Sünnete olan samimi inancımız ve bağlılığımızın bir gereği olarak günümüze kadar ulaşmış olan bu hadisin, Ebu Hanife (r.a)'ın hadislerin Kur'an' a uygunluğu hususundaki görüşleriyle uyuşuyor olmasını önemli buluyoruz. Bu nedenle yukarıdaki hadisin sahih olma ihtimalini  tamamen göz ardı etmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz.

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: