Gelin Birlik Olalım

Tarih boyunca çok kolay yoldan çıkıp azıtmaları nedeniyle Yüce Allah(c.c) tarafından birçok peygamberler gönderilmiş olan Orta doğu kavimlerinin adeta genlerine işleyen şirk hastalığının en son kökünü kazıyıp yok eden Peygamber Efendimiz(s.a.v)' dir. İslamiyetle birlikte Tevhid İnancı tekrar tesis edildikten sonra İslamiyet Hulefa-i Raşidin döneminde en parlak dönemine ulaşmıştır. Ancak daha sonra baş gösteren siyasi kavgalar ve iç çekişmelerin neticesinde ümmet birlik ve beraberliğini yitirerek parçalanmıştır.

Günümüzde çoğumuz dünya işleri ile ilgili fikir ve düşüncelerimizi, beğenilerimizi, tercihlerimizi dokunulmaz ve eleştirilmeyecek kadar kutsal görmeye başlamış olsak gerek ki hiçbirimiz bir diğerimizi dinlemiyoruz anlamadan sadece kavga ediyoruz. Oysa bir an şöyle düşünsek benim dünya işleri ile ilgili bir konudaki başkalarının eleştirdiği beğenimi şöyle objektif olarak akıl vicdan şuuru içerisinde gözden geçirsem, velev ki vaz geçsem, yani taviz versem ne olur? Günah mı işlemiş olurum yoksa o vaz geçmem istenilen şey beni haşa çarpar mı? Yoksa kıyamet mi kopar? Tabi ki hayır!

Allah(c.c)'dan başka şeylere tutkuyla taparcasına bağlanmak, eleştirmeden körü körüne itaat etmek, minnet duymak olan şirk hastalığı Orta Doğu'da oluşan inanç, fikir ve düşünce kaosu ortamında maalesef tekrar hortlamış ve maalesef bizlere de sirayet etmiş görünüyor.


Diyorum ki kardeşlerim gelin çok geç olmadan hep birlikte yalnız ve yalnız bir tek Yüce Rabbimiz(c.c)'in ipine sarılalım; birlik olalım, kardeş olalım ve İnşallah! tek bir ümmet olalım.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.

Tubay Fırat

Besmele

Her insan Allah(c.c)'ın rızası ve hoşnutluğunu gözeterek yeryüzünü imar etmekle ve orada Allah’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü olan birer halifedir. Kul söylediği her söz ve yaptığı her fiili Allah(c.c) adına yaptığının bilincinde olmalıdır.

Bu nedenle de gerek ahiret gerek dünya işleriyle ilgili yapmaya niyetlendiği her işe adeta bir tasarruf yetkisi yani halifelik mühürü olan Besmele ile başlamalıdır. Allah(c.c) rızası için, Allah(c.c) adına yapılmayan hiç birşey meşru değildir. Dalgalara inat kumlara yazmak gibi anlamsız, boş ve batıldır.

En Doğrusunu Allah(c.c) Bilir.


Tubay Fırat

Anlamlarının Çok İyi Bilinmesi Gereken Kavramlar "TAPMAK" ve "İBADET"

Kullarını boşu boşuna eğlence olsun diye yaratmadığını bildiren Yüce Allah(c.c) insanları ve cinleri ancak kendisine ibadet etsinler diye yaratmıştır. Bu yüzden ibadet etmek insanın fıtratında mevcut olduğu için İnsan ruhu yalnız bir tek Allah(c.c)’a ibadet ederek huzur bulabilir.

Geniş ve öz ifadeyle ibadet, kendi acizliğini kabul ederek tam bir sevgi ve saygı ile beraber yalnızca yüce Allah(c.c)’a boyun eğip, O'nun yap dediklerini yaparak ve yasakladıklarından kaçınarak yalnız O'na itaat etmek; Yalnız O'ndan korkup ve yalnız O'na ümit beslemektir.

İbadet sadece namaz, oruç zekat hac gibi temel ve şart olan ibadetlerle sınırlı değildir. Bunlar zaten ibadetin olmazsa olmazı yani en asgari düzeyidir. İbadet yeryüzünü Allah(c.c) adına imar etmek ve orada Allah(c.c)’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü birer halife olarak yaratılan insanın hayatının tüm alanlarındaki söz ve fiillerini kapsar.

Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmeyenler bizzat kendisine taparak ya da tabiata, herhangi bir düşünce, teori, doktrin, ideoloji, felsefe, prensip veya yönetim sistemine veya ilahlaştırdıkları birtakım insanlara mutlak surette itaat ederek ibadet ihtiyaçlarını gidermeye çalışırlar. Allah(c.c)'ın varlığını kabul etmekle beraber tam anlamıyla yeterince iman etmeyenler ise bu sayılanları kendilerini Allah(c.c)'a yaklaştırır veya şefaatçi olur ümidiyle Allah(c.c)'a ortak koşarlar.

Tevbe Suresinin 31 nci ayeti ve Resulullah’ın(sav) bu ayeti açıklayan hadisine göre Allah(c.c)’ın yasak dediği bir şeyi serbest, serbest dediği bir şeyi de yasak yapan her hangi bir kişiye, yöneticiye, din adamına itaat etmek, onlara ibadet etmek anlamına gelmektedir. Ve bu hadiste Adiyy Bin Hatim’in önderlerini rab edinerek onlara ibadet ettiklerinden haberi olmadığını ortaya koymasına rağmen, cehaleti asla özür kabul edilmemiştir. Bu ayet ve hadisin ışığında günümüze bakacak olursak;

Beşeri kanunlar ile insanlara hükmeden tağuti düzenlere sevgi, istek ve tutkuyla boyun eğerek itaat edip te Allah(c.c)'ın emir ve yasaklarına göre yaşamayan insanların Allah(c.c)’ı anmaları, namaz kılmaları, müslüman gibi gözükmeleri, onları Allah(c.c)’a isyan eden birer kul olmaktan kurtarmaz. İnsanlara hükmetme yetkisi, onları hayatları ile ilgili tüm meselelerde yönlendirme hakkı yalnız Allah(c.c)’a aittir ve bu egemenlik O’nun ilahlık vasıflarındandır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, itaat bir ibadet amelidir. İtaatin ibadet olması hükmetme noktasında olduğu gibi insanların herhangi bir düşünce, teori, doktrin, ideoloji, felsefe, prensip veya yönetim sistemine veya ilahlaştırdıkları birtakım insanlara isteyerek boyun eğip, sevgi ve tutkuyla itaat etmeleriyle de tezahür eder. Bu şekilde ibadet içerikli herhangi bir ameli Allah(c.c)’tan başkasına sunan kişi, Kur’an’ın sarih ifadesi ile müşrik olur. Bu konudaki cehaletine ise, delil olarak Kur’an ve sünnetin mevcudiyetinden sonra itibar edilmez.

Bismillahirrahmanirrahim.

En'am-162 "Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir."

En'am-165 "Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan, esirgeyendir."

Tevbe-31 "Onlar, Allah'dan başka bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir."

Ra'd-28 "İman edenlerin kalpleri Allah’ın zikriyle huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalpler ancak Allah’ın zikri ile huzura kavuşur."

Furkan-43 "Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?"

Rum-30 "O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."

Zumer-3 "İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez."

Yasin (60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”
 
Zariyat-56 "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."

Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

Müslüman olmadan önce hıristiyan olan Hatim-i Tâî'nin oğlu Adiy Tevbe-31 nci ayetle ilgili olarak "ya Resulallah, onlara ibadet etmezlerdi" dediğinde cevap olarak Resulullah(s.a.v.) Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir;

"Allah'ın helal kıldığına haram derler, siz de haram tanımaz mıydınız? Allah'ın haram kıldığına helâl derler, sizde helâl saymaz mıydınız?" Ben de "evet" dedim. "İşte bu onlara ibadettir." buyurdu.(Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır)

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: