Doğruyu Bulup Hüküm Vermede Sahabenin Rolü

İslam'ı layıkıyla yaşayan müslümanların örf ve adetleri fıtrata ters düşemez; Çünkü Rum Suresinin 30 ncu ayetinde İslam'ın fıtrat dini olduğu bildirilmiştir. Bu nedenledir ki hakkında ayet ve hadis bulunmayan meselelerin çözümünde örf ve adetler, ikinci derecede delil olarak kabul edilmiştir. İslam Ümmet'i, Ali İmran Suresinin 110 ncu ayetinde insanlara örnek olan, iyiliği emredip kötülükten men eden ve Allah(c.c)'a inanan hayırlı bir topluluk olarak tanımlanmıştır; Bu da böyle bir topluluktaki fertlerin dalaletten uzak durup, daima doğru şeyler üzerinde ittifak ettiklerini göstermektedir.

Ancak müslümanlar sahabe döneminden sonra imanlarının gereğini layıkıyla yerine getiremedikleri için, insanlığa örnek ve rehber olma liyakatini zamanla kaybetmişlerdir. Dolayısıyla Ali İmran Suresinin 110 ncu ayetinde belirtilen vasıflara sadece Tevbe Suresinin 100 ncü ayetinde Allah(c.c)’ın hoşnutluğunu kazandıkları ve kendilerine ebedi kalacakları cennetler hazırlandığı bildirilen sahabeler sahip olabilmişlerdir.

Bakara Suresinin 143 ncü ayetinde aşırılığa gitmeden orta yolda giderek insanlara örnek ve model olduğu bildirilen ümmetin de yine sahabeler olduğu kanaatindeyiz; Çünkü günümüze kadar sadece onlar Kur'an'daki tanımına uygun, en hayırlı İslam Ümmeti olabilmenin gereklerini yerine getirebilmişlerdir. Dolayısıyla Tevbe Suresinin 100 ncü ayetinde iyilik yolunda izinde gitmemiz emredilen sahabe, Kur'an ve Sünnet'te çözümü olmayan yeni meselelerin çözümünde de referans alınması gereken yegane ümmettir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

Bismillahirrahmanirrahim.

Bakara-143 "Böylece sizi insanlara şahid ve örnek olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık..."

Kuran'ı Okuyup Anlayıp Manasıyla Amel Etmeyenlerin Durumu

Bismillahirrahmanirrahim

Cuma-5 "Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez."


Şüphesiz Allah(c.c) Doğruyu Söyledi.

OKU

En Büyük Tehlike "Şirk"

Bismillahirrahmanirrahim...

Lokman-13 "Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk),
elbette büyük bir zulümdür."


Lokman-14 "Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır."

Lokman-15 "Bununla beraber eğer her ikisi de bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüşünüz ancak banadır. O zaman ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim."


Şüphesiz Allah (c.c) Doğruyu Söyledi...

Şirkin büyük bir zulüm olduğunu bildiren Lokman Suresinin 13 ncü ayetini takip eden ayette, itaat ve şükre dikkat çekilerek bunların sırasıyla Allah (c.c)'a ve bizi Allah (c.c)'a ortak koşmaya zorlamadıkları sürece anneye ve babaya da yapılması gerektiği emrediliyor.

Bu ayetler ışığında Allah (c.c)'a ortak koşma konusunun bazılarının sandığı gibi sadece taştan, çamurdan putlara tapmak şeklinde olmayıp, Peygamber Efendimiz(s.a.v)'den sonra Kuran'da Nisa-59'ncu ayette bildirilen "bizden olan emir sahipleri" ve yukarıdaki ayetlerde bildirilen anne ve baba  haricindeki kişilere mutlak itaat ve şükrün de bir nevi şirk olabileceğine işaret edildiği kanaatindeyiz.


Bu nedenle diyebiliriz ki hayattaki rolü, statüsü, mevkisi...ne olursa olsun fert veya toplum olarak iyiliğini gördüğümüz, herhangi bir konuda önemsediğimiz, beğendiğimiz veya hayran olduğumuz  kişilere olan duygularımız asla mutlak itaat ve şükre dönüşmemeli ve bu insanlara sadece Allah (c.c)'ın bizlere verdiği bazı nimetlere vesile olmalarından ötürü dua ile teşekkür etmekten başka değer ve rol yüklenmemelidir.

En doğrusunu Allah (c.c) bilir.

OKU

EN ÇOK OKUNAN YAYINLARIMIZ: